Op. 13 Atatürk Oratoryosu, Nevit Kodallı tarafından, Cahit Külebi'nin "Atatürk Kurtuluş Savaşı'nda" şiirine dayandırılarak soprano, tenor, bariton, koro ve büyük orkestra için bestelenmiş ve ilk olarak 9 Kasım 1953'te Ankara Devlet Operası Solistleri ve Hans Herner yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası tarafından Ankara'da seslendirilmiştir. Bu seslendirme, Atatürk'ün naaşının, Ankara Etnoğrafya Müzesi'nden, Anıtkabir'e nakledilmesinden bir gün önceye denk gelmektedir.
Atatürk için yazılmış bir başka ciddi eser de Cumhuriyetin 75. Yıl kutlamalarına da yetişen Mustafa Kemal Atatürk ve Güneşin Askerleri adlı yapıttır. Bu eser Tuluyhan Uğurlu'ya aittir.[1]
Atatürk Oratoryosu
Cahit Külebi
Edirne’den Ardahan’a kadar Bir toprak uzanır Boz kanatlı üveyikler üstünden uçar Ardahan’dan Edirne’ye Edirne’den Ardahan’a kadar
Kopdağı’nda akar bir çeşme var Serçe parmak kalınlığında suyu Haram etmiş gece gündüz uykuyu Akar da akar
Samsun’un evleri denize bakar Sokakları yosun içinde Çaparlar, takalar, mavnalar Bilyalar gibi suyun yüzünde Bir iner bir kalkar
Savaştepe Köprüsü’nden geçen trenler Sel olur İzmir’e akar İzmir’in denizi kız kızı deniz Sokakları hem kız hem deniz kokar
Güneyde mis kokulu bir ağaç Yuvarlak yaprakları ince Yaz gelip de güneş vurunca Dallarından bal akar
Bu toprak bizim yurdumuzdur Deli gönül yücesine çıkar Bir üveyik olur uçar gider Ardahan’dan Edirne’ye Edirne’den Ardahan’a kadar
Birgün kara bulutlar göklerimizde konaklamıştı
Yaylılar gelip geçiyordu güneyden örtük kara perdeler sallanıyordu Utanıyordu Anadolu’dan Gglip geçen Milletin yüreği kan ağlıyordu Askerler gelip geçiyordu güneyden Yaralı, hasta, yorgun askerler Akşam olmuştu yurda toplanıyordu Sağ kalan yiğitler birer birer
Analar haber soruyordu güneyden Tarlalar kadar ırmaklar kadar durgun analar Örtük kara perdeler sallanıyordu Utanıyordu Anadolu’dan gelip geçen
Fakat kalanlar anayurtta koplanıyor
Gökyüzünde kara kara bulutlar Başımıza nerden geldiniz Bizler konukseveriz ama Düşmanları sevmeyiz
Gökyüzünde kara kara bulutlar Harmanlar çürüdü yüzünüzden Sizinle görülecek işimiz yok Gidin üstümüzden
Mavi değil artık denizlerimiz Tarlalar sürülmez oldu Sütü kesildi davarların Öksüz kaldı bebelerimiz
Gökyüzünde kara kara bulutlar hayın mı hayın Birgün gelir hesabını sorarız Buralarda durmayın
Ne bulutlar gitti, ne göklerden Bir haber geldi Bu sefer de millet padişahlara seslendi
Biz yoksul bir milletiz Göklerimizde solgun ışıklar yanar Nasılsa yenilmişiz bir kere Ama uzun sürmez o kadar Biz yüce umutları ümit edinmişiz kendimize
Bu toprak bizim yurdumuzdur Deli gönül yücesine çıkar Bir üveyik olur uçar gider Ardahan’dan Edirne’ye Edirne’den Ardahan’a kadar
Ne bulutlar gitti ne padişahlardan Bir haber geldi, Kemal Paşa derler Bir yiğit vardı, bu Sefer de millet Türkülerle Kemal Paşa’ya haber saldı
Kemal Paşa, yenilmez, yiğit, şanlı Komutan Savaşa girer gibi yetiş bize Yetiş bize, çöllerde bile olsan İnanç doludur, güç doludur Bin kere yurdumuzu kurtaran Bir görseydin, ağlardın halimize
Kuşun kanadında türküler Kemal Paşa’nın gönlüne vardı Cevabından önce kendi geldi
Bir gemi yanaştı Samsun’a sabaha karşı Selam durdu kayığı, çaparı, takası Selam durdu tayfası Bir duman tüterdi bacasından Bir duman Duman değildi bu memleketin uçup giden kaygılarıydı
Samsun limanında bu gemiden atılan Demir değildi Sarılan anayurda Kemal Paşa’nın kollarıydı Selam verecek Anadolu çocuklarına çıkarken yüce komutan Karadeniz’in halini bir görmeliydiniz
Kalkıp ayağa ardı sıra baktı dalgalar Kalktı takalar İzin verseydi Kemal Paşa Ardından gürleyip giderlerdi Erzurum’a kadar
Bu ne inançtı ki Kemal Paşa Atının teri kurumadan Sürüp geldin yeni yeni savaşların peşinde
Bir selam gibi gitti Erzurum’a Bin selam gibi geldi Sivas’a Erzurum’dan Dağlar alçaldı yol vermeye Temizlendi ikliminden karından Analar bacılar yola döküldü Cephane taşıdı arkasından Irmaklar suyundan faydalaştı Ağaçlar duldasından Yer gök inledi, bir yol daha Kurtuluş Savaşı’ndan
Biz biliriz bizim işlerimizi İşimiz kimseden sorulmamıştır Kılıçla, mızrakla, tüfekle Başımız bir kere eğilmemiştir
Kuzumuz var yaylalarda meleşir Çeşmemiz var gece gündüz söyleşir Yazımız var pehlivanlar güreşir Bu toprağa kimse girmemiştir
Davranı da deli gönül davranı Kemal Paşa dinlemiyor fermanı Anası, bacısı, kızı, kızanı Bizim Gibi millet görülmemiştir
İnönü’de iki kılıç gibiydik Düşmanla biz
İnönü’de iki kılıç karşı karşıya Selam olsun birincinin yapıldığı çarşıya
Birinci kılıca su veren usta Hakkı, yiğitliği, sevgiyi Bu kılıcın kabzasına işlemiş nakışta
Birinci kılıçla dönüşen yiğit vur Önü al önlüklü, yanağı gamzeli Hanım kızlar nişanlısız kalmaya
Vur anam babam, vur kardeşim Hain düşman yurdumuzu almaya
Bizim süvarimiz amma da ata biner Ayağı yere değer başı göğe değer Bizim piyademiz yolda yeğin gider Bastığında toprağı ezer Bizim topçumuzun narası hey babam hey Gülleden beter
Sadıçlarım sizin gibi yiğitler oldukça Bu millet yaşar
Sakarya’dan düşman almış meydanları, Kaçıyordu
Kattı Kemal Paşa’nın ordusu düşmanı uğruna Pişman etti anasından doğduğuna Çevirdi Sakarya, çevirdi süvariler Veryansın etti topçu, veryansın etti piyadeler Kattı Kemal Paşa’nın ordusu sürdü gitti Yetiştikçe vurdu düşmana Hain düşman, sarhoş gibi sallana sallana On beş günde İzmir’i dar buldu Ölen kurtuldu, sağ kalan teslim oldu Kaçtı gemiler Alnı sargılı, kolu sargılı, boynu sargılı Ahmet’ler, Bekir’ler, Ali’ler, Mahmut’lar, Kazım’lar, İbrahim’ler Peşlerinden gittiler Diz çöküp kordon boyuna Ta yürekten çekip tetiği Gemilere yaylım ateş ettiler
Bu ne inançtı Gazi Paşa Atının teri kurumadan sürüp gittin yeni yeni Savaşların peşinde
Sana borçluyuz ta derinden Yurdumuzu sen kurtardın Hasta, yorgun düşmüştük, yaramızı sen sardın
Yiğittin, inanç doluydun, yapıcıydın Sanatkardın denizler kadar engin Kimsenin görmediğini görürdü Sevgi ile bakan gözlerin Dedin ki bu millet, bizim yurdumuz Her yanından yaralar almış
Dedin ki: bir güzel savaşmalı Kurmak için yeniden bilgi ile İnançla, coşkunlukla
Sana borçluyuz en derinden
Işığısın sen bu yurdun Dilimizi, ulusallığımızı öğrettin bize Cumhuriyetimizi aen kurdun
Hürriyeti sen yaydın içimize Halktanız dedin halk içinden İnançta hür yetiştirdin bizi Sana borçluyuz en derinden
Devrimlerle yüceltti çok yüceltti Bu milleti temiz ellerin Sana borçluyuz en derinden Sen en büyüğü Mustafa Kemallerin
Davullar zurnalar döğende
Biz seni hatırlarız Binip trene gezende
Biz seni hatırlarız
Önce adını öğrenir çocuklarımız Eli kalem tutup yazanda
Binler yaşa, yurdumuza hizmeti büyük Kemal Paşa, ölümsüz insan Şanlı Atatürk [2]