Celcelutiye'nin Okunuşu ve Anlamı Bu materyalin güvenliği: (Zayıf. Bidat ya da hurafe olabilir. Sahih kaynaklarda zikredilmemiştir)
بَدَأْتُ بِِبِسْمِ اللهِ رُحِى بِهِ اهْتَدَتْ إِلَى كَشْفِ أَسْرَارٍ بِبَاطِنِهِ انْطَوَتْ
Bede'tü bibismillêhi rûhi bihî nehtedet İlê keşfî esrarin bibatinihi intavet
1. Bismillah ile başladım; ruhum, O'nun sayesinde o besmele içinde saklı olan çok sırları keşfetti.
وَصَلَّيْتُ بِالثَّانِي عَلَى خَيْرِ خَلْقِهِ مُحَمَّدِ مَنْ زَاحَ الضَّلاَلَةَ وَالْغَلَتْ
Ve salleytü fişşani ala hayrü halkihi Muhammedin men zahaddalalete velğalet
2. İkincisinde O'nun yarattıklarının en hayırlısı olan Hz. Muhammed'e salavat getirdim. O Muhammed ki (dünyadan) bütün dalalet ve yanlışlıkları gidermiştir.
إِلَهِي لَقَدْ أَقْسَمْتُ بِاسْمِكَ دَاعِياً بِآجٍ وَمَاهُوجٍ جَلَتْ فَتَجلْجَلَتْ
İlahi lekad aksemtü biismike daiyen Biacin ehvecin celcelutin helhelet
3. Ey İlâhım, Senin ismine dayanarak dua ettim. Hep açık olan ve gittikçe parlayan Ehad ve Bedi' isimlerinle Sana yalvarıyorum.
سَأَلْتُكَ بِالاِسْمِ الْمُعَظَّمِ قَدْرَهُ وَيَسِّرْ أُمُورِي يا إِلَهِي بِصَلْمَهَتْ
Seeltüke bil ismil âzâmi gadruhû Ve yessir umrî yê elihî bisalmehet.
4. Kadîr ve şanı yüce olan isminle Senden istedim. Ey güçlü (kadîr) Allah'ım, Sen islerimi kolaylaştır.
وَيَا حَيُّ يَا قَيُّومُ أَدْعُوكَ رَاجِياً بِاجٍ أَيُوجٍ جَلْجَلِيُّوتٍ هَلْهَلَتْ
Ve yê hayyü yê gayyûmu ed'ûke râcian Biêvin eyûcin celceliyyûtin helhelet
5. Ey Hayy ve Kayyûm olan Allah'ım, daima, umut ederek Sana yalvarıyorum. Ehad ve Bedi' isimlerini şefaatçi yaparak yüksek sesle bağırıp Sana yalvarıyorum.
بِصَمْصَامٍ طَمْطَامٍ وَيَا خَيْرَ بَازِخٍ بِمِحْرَاثٍ مِهْرَاشٍ بِهِ النَّارُ أُخْمِدَتْ
Bisamsâmin tamtâmin ve yê [k]hayra bêzi[k]hin Bimihrâsi mihrâsin bihin-nêru u[k]hdimet
6. Denizin ortasına vurulan kılıç gibi olan isimlerinle ey yaratanların en hayırlısı [a] olan Allah'ım; hadiseleri yönlendiren, savaş ve barışı sağlayan isimlerinle Sana yalvarıyorum ki, bu fitne ateşi söndürülsün!
بِآجٍ أَهُوجٍ يَا إِلَهِي مُهَوِّجٍ وَيَا جَلْجَلُوتٍ بِالإِجَابَةِ هَلْهَلَتْ
Biâcin ehûcin yâ ilâhî muhevvicin Ve yâ celcelûtin bil icâbeti helhelet.
7. Ey İlâhim, her derde, her ise ânında müdahale eden ve süratli bir şekilde icabet eden Allah, Ehad ve Bedi' isimlerinle sana yalvarıyorum.
لِتُحْيِى حَيٰوةَ الْقَلْبِ مِنْ دَنَسٍ بِهِ بِقَيُّومٍ قَامَ السِّرُّ فِيهِ وَ اَشْرَقَتْ
Lituhyî hayâtel kalbi min denesin bihî Bigayyûmin gâmessirru fîhî ve eşragat
8. Ki kalbin hayatını canlandırasın, yani ondaki kirleri gideresin. Kayyûmiyetinle onu ayakta tutasın, o kayyûmiyet sırrı onda hep var kalsın ve daima parlasın.
عَلَىَّ ضِيَاءٌ مِنْ بَوَارِقِ نُورِهِ فَلاَحَ عَلَى وَجْهِى سَنَاءٌ وَ اَبْرَقَتْ
Aleyye ziyâun min bevêrigi nûrihî Feleha alê vechî senâün ve ebragat
9. Bu Hayy ve Kayyûm nûrunun çok şimşeklerinden bir ziya üzerime parladı, yüzüme (kalbime) bir parıltı geldi ve şimşek çaktı.
وَ صُبَّ عَلَى قَلْبِى شَآبِيبُ رَحْمَةٍ بِحِكْمَةِ مَوْلٰينَا الْكَرِيمِ فَاَنْطَقَتْ
Ve subbe alê kalbî şeâbîbu rahmetin Bihikmeti mevlânel kerîmi feentagat
10. Ve kalbimin üzerine rahmet sağanakları döküldü. Kerîm olan, Mevlâ'mız Allah'ın hikmetiyle... Ve bu şekilde, bu rahmet, hikmet, kerem hakikatleri konuştular.
اَحَاطَتْ بِىَ الْاَنْوَارُ مِنْ كُلِّ جَانِبٍ وَ هَيْبَةُ مَوْلٰينَا الْعَظِيمِ بِنَا عَلَتْ
Ehâtat bihil envêru min külli cânibin Ve heybetü mevlênêl azîmi binâ alet.
11. Bundan sonra her yönden Nurlar beni kuşattı. Ve büyük olan sahibimiz Allah'ın haşmeti, bizi yüceltti.
فَسُبْحَانَكَ اللّٰهُمَّ يَا خَيْرَ خَالِقٍ وَ يَا خَيْرَ خَلَّاقٍ وَ اَكْرَمَ مَنْ بَغَتْ
Fesübhânekellâhümme yê [k]hayra [k]hâligin Ve yê [k]hayra [k]hallâgin ve ekrame men beat.
12. Allah'ım Seni tenzih ederim, Sen yaratanların en hayırlısısın. Ve çok mükemmel bir şekilde çok çok yaratansın ve biat (antlaşma) yapanların en iyisisin!
فَبَلِّغْنِى قَصْدِى وَ كُلَّ مَأٰرِبِى بِحَقِّ حُرُوفٍ بِالْهِجَاءِ تَجَمَّعَتْ
Febelliğinî gasdî ve külle merâribî Bihaggi hurûfin bilhîcâi tecemmeat.
13. Allah'ım, beni maksadıma ulaştır, bütün ihtiyaçlarımı gider. Hece harfleri seklinde toplanan Hurûf-u Mukattaa hakki için...
بِسِرِّ حُرُوفٍ اُودِعَتْ فِي عَزِيمَتِى بِنُورِ سَنَاءِ الْاِسْمِ وَ الرُّوحِ قَدْ عَلَتْ
Bisırri hurûfin ûdiat fî azîmetî Binûri nûri senâil ismi verrûhi gad alet
14. Muskama emanet olarak bırakılan harflerin sırrı hürmetine; İsimlerinin nûrunun parlaklığı hürmetine; yüce olan Ruhların hürmetine;
اَفِضْ لِى مِنَ الْاَنْوَارِ فَيْضَةَ مُشْرِقٍ عَلَىَّ وَ اَحْيِى مَيْتَ قَلْبِى بِطَيْطَغَتْ
Efizli min'el envari ya rabbi feyzuhü Bissirri ve ahya meyyiti kalbi bisalsalat
15. Bana nurlardan parlak bir feyiz akıt; üzerime gelsin, Nûr isminle kalbimin ölülüğünü dirilt!
Elê ve elbisennî heybeten celâleten Ve küffe yedel eğdâi annî bialmehet
16. Ey Allah'ım, bana bir heybet ve celâl giydir. Düşmanların ellerini ilim sayesinde benden uzaklaştır.
اَلَا وَ اَلْبِسَنِّى هَيْبَةً وَ جَلَالَةً وَ كُفَّ يَدَا الْاَعْدَاءِ عَنِّى بِعَلْمَهَتْ
Elê vehcubennî min aduvvin ve hâsedin Bihaggi şemâ[k]hin eşme[k]hin sellemet semet.
17. Allah'ım, benimle her nevi düşman ve kıskançlık arasına perde koy, yüce olan ve barışı sağlayan Kadîr ve Azîz isimlerinin hürmetine!
بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَ شَرَنْطَخٍ بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ الظُّلْمَةُ اَنْجَلَتْ
Binûri celâlin bêzi[k]hin ve şeranta[k]hin Biguddûsi berkûtin bihiz-zulmetuncelet.
18. Tecelli etmekte olan Celâl ve büyüklüğünün nûruyla; Merhamet ve Şefkatinle; çok çok bereketli olan Kuddüs isminle, Sen bu karanlıkları aydınlığa çevir.
اَلَا وَ اقْضِ يَا رَبَّاهُ بِالنُّورِ حَاجَتِى بِنُورِ اَشْمَخٍ جَلْيًا سَرِيعًا قَدِ انْقَضَتْ
Elê vagdi yâ rabbehû binnûri hâcetî Binûri eşme{k]hin celyen serîan gadingadat.
19. Ey bu milletin Rabbi olan Allah'ım, Sen Nûr ile ihtiyacımı yerine getir. Öyle bir Nûr ki, tecellisi seri olur. Ve hemen iş biter.
بِيَاهٍ وَ يَايُوهٍ نَمُوهٍ اَصَالِيًا وَ يَا عَالِيًا يَسِّرْ اُمُورِى بِصَيْصَلَتْ
Biyêhin ve yêyûhin nemûhin esâliyen ve yê âliyen yessie umûrî bisaysalet
20. Her bir peygamberini bir İsm-i A'zâm'a mazhar edip onları mucizelerle muvaffak ettiğin gibi, Sen Kâfi isminle islerimi kolaylaştır. (Mucize değil de Sen bana yetersin!)
وَ اَمْنَحْنِى يَا ذَاالْجَلَالِ كَرَامَةً بِاَسْرَارِ عِلْمٍ يَا حَلِيمُ بِكَ انْجَلَتْ
Ve emnihnî yêzel celâli kerâmeten Biesrâri ilmin yê hâlimu bikencelet
21. Ey yüce büyüklük Sahibi, Sen sadece bana (ilmî) bir keramet ver; ilim esrarı bana açılsın çünkü Sen bütün akılların ve zekâların sahibisin. Onlar ancak Seninle açılıyorlar.
وَ خَلِّصْنِى مِنْ كُلِّ هَوْلٍ وَ شِدَّةٍ بِنَصِّ حَكِيمٍ قَاطِعِ السِّرِّ اَسْبَلَتْ
Ve [k]hallisnî min külli hevlin ve şiddetin Binassi hakîmin gâtiisırri esbelet
22. Beni her türlü korku ve şiddetten kurtar; esprisi, kesin olan, hikmetli bilimsel ve kuşatıcı bir söz ile...
وَ اَحْرِسْنِى يَا ذَا الْجَلَالِ بِكَافِ كُنْ اَيَا جَابِرَ الْقَلْبِ الْكَسِيرِ مِنَ الْخَبَتْ
Ve ehrisnî yêzel celâli bikêfi kun E yâ cêbiral galbil kesîri minel [k]habet
23. Ey Celâl Sahibi Allah'ım, beni kün kef' i ile koru, ey heybetten ve başarısızlıktan dolayı kırılan kirik kalpleri tamir eden ve onları canlandıran Allah'ım!
وَ سَلِّمْ بِبَحْرٍ وَ اَعْطِنِى خَيْرَ بَرِّهَا فَاَنْتَ مَلَاذِى وَالْكُرُوبُ بِكَ اَنْجَلَتْ
Ve sellim bibahrin ve ağtînî [k]hayra berrihê Feente melâzî velkurûbi bikencelet
24. Bana (ilimden) bir deniz ver ve o denizin karasının en hayırlı kısmını bana nasip et; çünkü Sen benim sığınağımsın ve bütün sıkıntılar, ancak Seninle gider...
وَصُبَّ عَلَىَّ الرِّزْقَ صَبَّةَ رَحْمَةٍ فَاَنْتَ رَجَاءُ الْعَالَمِينَ وَلَوْ طَغَتْ
Ve subbe aleyyer-rizga sabbete rametin Feente racêul âlimîne velev tağat
25. Ve üzerime rızkı rahmet seli gibi yağdır. Çünkü insanlar azsa da Sen onların umudusun.
وَ اَصْمِمْ وَ اَبْكِمْ ثُمَّ اَعْمِ عَدُوَّنَا وَ اَخْرِسْهُمْ يَا ذَا الْجَلَالِ بِحَوْسَمَتْ
Ve esmim ve ebkim sümme ağmi aduvvenê Vee[k]hrishum yêzel celâli bihavsemet
26. Sen düşmanlarımızı sağır, dilsiz ve kör et; (bizim ne yaptığımızı bilmesinler...) Ey güçlü Allah'ım, Sen Celâl ve büyüklüğünle onları kekeme eyle! (Millete yanlışı anlatmasınlar!)
وَ فِي حَوْسَمٍ مَعَ دَوْسَمٍ وَ بَرَاسَمٍ تَحَصَّنْتُ بِالْاِسْمِ الْعَظِيمِ مِنَ الْغَلَتْ
Ve fî havsemin mea devsemin veberâsemin Tehassentu bil ismil azîmi minel ğalat
27. Alîm ve Ganî isimlerinle beraber Kudretinin dairesinde, İsm-i Azâm'ınla yanlış yapmaktan korundum.
وَ اَلِّفْ قُلُوبَ الْعَالَمِينَ جَمِيعَهَا عَلَىَّ وَ اَعْطِنِى الْقَبُولَ بِشَلْمَهَتْ
Veeğtif gulûbel âlimîne biesrihê Aleyye ve elbisennî gabûlen bişelmehet
28. Bütün insanların kalplerini üzerime cevir. Ve Selâm isminin hürmetine bana onlardan bir kabul duygusu nasip et!
وَ يَسِّرْ اُمُورِى يَا اِلٰهِى وَ اَعْطِنِى مِنَ الْعِزِّ وَ الْعُلْيَا بِشَمْخٍ وَ اَشْمَخَتْ
Ve yessir umûranê yê ilêhî ve ağtinê Minel izzi vel ulyê bişem[k]hin veeşme[k]hat
29. Ya İlâhî islerimi kolaylaştır ve bize izzet ve yücelik ver. Alî ve A'lâ isimlerinin hürmetine!...
وَ اَسْبِلْ عَلَيْنَا السَّتْرَ وَاشْفِ قُلُوبَنَا فَاَنْتَ شِفَاءٌ لِلْقُلُوبِ مِنَ الْغَثَتْ
Ve esbil aleynês-setra veşfi gulûbenê Feente şifâün lilgulûbi minel ğaset.
30. Ve üstümüze örtünü sarkıtıver; kalplerimize şifa ver; Sen, korkulardan dolayı hastalanan kalplere şifanın ta kendisisin!
وَ بَارِكْ لَنَا اللّٰهُمَّ فِي جَمْعِ كَسْبِنَا وَ حُلَّ عُقُودَ الْعُسْرِ بِيَايُوهٍ اِرْتَحَتْ
Ve bâriklenallâhümme fî cem'i kesbinê Ve hulle ugûdel usri biyêyûhi irtehat
31. Ey Allah'ım, bütün çalışmalarımızı bize bereketli kil ve her şeyi kolaylaştıran Hû isminle bütün zorluk düğümlerini çöz!
بِيَاهٍ وَ يَا يُوهٍ و يَا خَيْرَ بَازِخٍ وَ يَا مَنْ لَنَا الْاَرْزَاقُ مِنْ جُودِهِ نَمَتْ
Biyêhin ve yê yûhin ve yê [k]hayra bêzi[k]hin Ve bê men lenel erzâgu min cûdihî nemet
32. Ey İlâhî, Allah, Hû, Hêyra'l-Hâlikîn isimlerinle ve bütün rızıkların, güzelliklerin onun cömertlik hazinesinden gelişip gelen Cevad isminle Sana yalvarıyorum.
نَرُدُّ بِكَ الْاَعْدَاءَ مِنْ كُلِّ وِجْهَةٍ وَ بِالْاِسْمِ تَرْمِيهِمْ مِنَ الْبُعْدِ بِالشَّتَتْ
Neruddu bikel eğdâe min külli vichetin Vebil ismi termîhim minel buğdi bişşatet
33. Senin gücünle, her yönden gelen bütün düşmanları reddediyoruz, geri gönderiyoruz! Ve Sen İsm-i Azâm'ınla, uzaktan onlara vurup, onları dağıtıyorsun!
وَ اَخْذِلْهُمْ يَا ذَا الْجَلَالِ بِفَضْلِ مَنْ اِلَيْهِ سَعَتْ ضَبُّ الْفَلَاةِ وَ قَدْ شَكَتْ
Ve e[k]hazilhüm yêzel celêli bi fadli men İleyhi seat dab'ül felâti vegad şeket
34. Ya Rabbi, ya Ze'l-Celâl Allah'ım, çöl kelerinin gelip kendisine şikayette bulunduğu, Hz. Muhammed hürmetine Sen o düşmanlarımızı rahmetinden mahrum et! (onları başarısız kıl!)
فَاَنْتَ رَجَائِى يَا اِلٰهِى وَ سَيِّدِى فَفُلَّ لَمِيمَ الْجَيْشِ اِنْ رَامَ بِى عَبَتْ
Feente recâî yê ilêhî ve seyyidî Fefulle lemîmel ceyşi in râme bî abet
35. Ya İlâhî, umudum Sensin, efendim Sensin; eğer bana tam isabet edecek bir ok atmak istemişlerse, Sen onların okunu yamult! (Onlara dönsün!)
وَ كُفَّ جَمِيعَ الْمُضِرِّينَ كَيْدَهُمْ وَ عَنِّى بِاَقْسَامِكَ حَتْمًا وَ مَا حَوَتْ
Ve küffe cemîal mudirrîne keydehum Veinnî biigsêmike hatmen vemê havet
36. Ya Rabbi, kesin olan iraden ile bütün zarar verenlerin tuzaklarını ve içlerinde sakladıkları kinlerini benden çevir.
فَيَا خَيْرَ مَسْؤُولٍ وَ اَكْرَمَ مَنْ اَعْطَى وَ يَا خَيْرَ مَأْمُولٍ اِلَى اُمَّةٍ خَلَتْ
Feyê [k]hayra mes'ûlin ve ekrame men eğtâ Ve yê [k]hayra me'mûlin ilê ümmetin [k]halet
37. Ey kendilerinden dilekte bulunulanların en hayırlısı ve ihsan edenlerin en hayırlısı; ey umut edilenlerin en hayırlısı, Sen gelmiş geçmiş bu ümmete rahmet eyle! (onları basarili kil!)
اَقِدْ كَوْكَبِى بِالْاِسْمِ نُورًا وَ بَهْجَةً مَدٰى الدَّهْرِ وَ الْاَيَّامِ يَا نُورُ جَلْجَلَتْ
Egit kevkebî bil ismi nûran ve behceten Mededdehri vel eyyâmi yê nûru celcelet
38. İsmi Nûr ve güzellik olan yıldızımı parlat; günler ve çağlar boyunca, ey sürekli parlayan Nûr olan Allah'ım!
بِاٰجٍ اَهُوجٍ جَلْمَهُوجٍ جَلَالَةٍ جَلِيلٍ جَلْجَلِيُّوتٍ جَمَاهٍ تَمَهْرَجَتْ
Biêcin ehûcin celmehûcin celêleten Celîlin celceliyyûtin cemêhin temehracet
39. Ey Ehad, Bedi,Aziz ve Celil olan Allah’ım Sen’in bütün güzel isimlerin sonsuz haşmet ve azametiyle sürekli parlamaktadır.
بِتَعْدَادِ اَبْرُومٍ وَ سِمْرَازِ اَبْرَمٍ وَ بَهْرَتِ تِبْرِيزٍ وَ اُمٍّ تَبَرَّكَتْ
Bitağdêdi ebrûmin ve simrâzi ebramin Ve behratin tibrîzin ve ümmin teberraket
40. Ey Evvel ve Ahir olan Allah’ım bütün mahlukatın arzu ve ihtiyaçlarına cevap veren güzel isimlerini anarak onların bereketine sığınıyorum.
تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرًّا بَيَانَةً تُقَادُ سِرَاجُ السُّرْجِ سِرًّا تَنَوَّرَتْ
Tugâdu sirâcunnûri sırran beyâneten Tugâdû sirâcussurci sırran tenevverat
41. Nûr lambası, tutuşturuluyor, gizlice açıklanıyor. Lambaların lambası tutuşturuluyor, gizlice aydınlanıyor.
بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَ شَرَنْطَخٍ بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ
Binûri celêlin bêzi[k]hin ve şeranta[k]hin Biguddûsi berkûrin bihinnêru u[k]hmidet
42. Celâl ve Hêlik isimlerinin nûruyla ve kibriyânla; çok bereketli olan Kuddüs ismiyle; bu fitne ateşi söndürüldü.
بِيَاهٍ وَ يَا يُوهٍ نَمُوهٍ اَصَالِيًا بِطَمْطَامٍ مِهْرَاشٍ لِنَارِ الْعِدَا سَمَتْ
Biyêhin ve yê yûhin nemûhin esâliyen Bitamtâmi mihrâşin linêril idâsemet
43. Ma’bud-u bilhak (el-ilah) Hu, Samed, Zu’l-Batş (düşmanlarını kıskıvrak yakalayan) Cebbar (hükmüne karşı konulmaz) ve Halim olan Zatın yardımıyla (o nur) düşmanlarının ateşini bastıracak.
بِهَالٍ اَهِيلٍ شَلْعٍ شَلْعُوبٍ شَالِعٍ طَهِىٍّ طَهُوبٍ طَيْطَهُوبٍ طَيَطَّهَتْ
Bihêlin ehillî şel'in şel'ûbin şêliin Tahiyyin Tahûbin taytahûbin tayettahet
44. Gerçek Ma’bud, Hak olan ve hakkı gerçekleştiren, Cemil, Vedud ve Mucib olan Zatın yardımıyla insanlara kendisini sevdirecektir.
45. Ey Kayyum ve Vekil olan ve bütün ayetlerinin hikmetlerini yalnız kendisi bilen Allah’ım Hannan isminin hürmetine dualarımızı kabul et.
اَنُوخٍ بِيَمْلُوخٍ وَ اَبْرُوخٍ اُقْسِمَتْ بِتَمْلِيخِ اٰيَاتٍ شَمُوخٍ تَشَمَّخَتْ
Enû[k]hin biyemlû[k]hin ve ebrû[k]hin ugsimet bitemlî[k]hi êyêtin şemû[k]hin teşemme[k]hat
46. Ey bütün sırlara vakıf olan Allah’ım Mübdi ve Müid isimlerinin hürmetine bize şefkat ve merhametinle muamele et.
اَبَازِيخَ بَيْذُوخٍ وَ زَيْمُوخٍ بَعْدَهَا خَمَارُوخٍ يَشْرُوخٍ بِشَرْخٍ تَشَمَّخَتْ
Ebêzî[k]ha beyzû[k]hin ve zeymû[k]hin bağdehê [k]hamêrû[k]ha yeşrû[k]hin bişer[k[hin teşemme[k]hat
47. Her hak sahibinin hakkını layıkıyla veren, her varlığın ihtiyacını adaletle gideren Adl. Ve haklıyı haksızdan ayıran, hüküm sahibi Hakem isimlerinin tecellisiyle dünya tahripten kurtulur ve tamir edilir.
بِبَلْخٍ وَ سِمْيَانٍ وَ بَازُوخٍ بَعْدَهَا بِذَيْمُوخٍ اَشْمُوخٍ بِهِ الْكَوْنُ عُمِّرَتْ
Bibel[k]hin ve simyênin zebêzu[k]hin bağdehê Bizeymû[k]hin eşmû[k]hin bihîl kevnü ummirat
48. Hak ism-i şerifin hürmetine duamı kabul buyur, benim yanımda ol, düşmanlarıma karşı bana kâfi gel; çünkü artık onlar çok ileri gittiler.
بِشَلْمَخَتٍ اِقْبَلْ دُعَائِى وَ كُنْ مَعِى وَ كُنْ لِى مِنَ الْاَعْدَاءِ حَسْبِى فَقَدْ بَغَتْ
Bişelme[k]hatin (ni)gbel duâî ve kün meî Ve kün lî minel ağdêi hasbî fegad beğat
49. Selâm isminle duamı kabul et ve benimle beraber ol; düşmanlara karşı bana Sen kâfi gel; çünkü onlar çok azdılar.
فَيَا شَمْخَثَا يَا شَمْخَثَا اَنْتَ شَمْلَخَا وَ يَا عَيْطَلَا هَطْلُ الرِّيَاحِ تَخَلْخَلَتْ
Feyê şem[k]hasê yê şem[k]hasê ente şemle[k]hâ Ve yê aytalê hetlur-riyâhi te[k]hal[k]halet
50. Ey yüceler yücesi, Sen gerçekten yücesin; Sen gerçek Haksin, diğer işler sadece araya giren bir rüzgar esintisi gibidir.
بِكَ الْحَوْلُ وَ الصَّوْلُ الشَّدِيدُ لِمَنْ اَتَى لِبَابِ جَنَابِكَ وَ الْتَجَى ظُلْمَةُ انْجَلَتْ
Bikel havlu vessavluş-şedîdu limen etê Liebi cenâbike veltecê zulmetüncelet
51. Senin dergahına gelen ve iltica eden bütün havl (kasdî güç) ve şiddetli saldırı, ancak Seninledir ve Senin bu kuvvetinle ancak zulmet dağılır.
بِطٰهٰ وَ يٰسۤ وَ طٰسۤ كُنْ لَنَا بِطٰسۤمۤ لِلسَّعَادَةِ اَقْبَلَتْ
Bi tâ-hâ ve yâ-sîn ve tâ-sîn kün lenê ve tâ-sîn-mîm lisseâdeti egbelet
52. Tâhâ, Yâsîn ve Tâsîn ile bizim için ol, mutluluğumuz için Tâ Sîn Mîm ile bize dön!
وَ كَافٍ وَ هَايَاءٍ وَ عَيْنٍ وَ صَادِهَا كِفَايَتُنَا مِنْ كُلِّ عَيْنٍ بِنَا حَوَتْ
Ve kêfin ve hê yêin ve aynin ve sâdihâ Kifâyetünê min külli aynin binê havet
53. Kâf Hâ Yâ Ayn ve Sadlarıyla; bizi kuşatan her kötü gözden korunuruz!
بِحَامِيمَ عَيْنٍ ثُمَّ سِينٍ وَ قَافِهَا حِمَايَتُنَا مِنْ كُلِّ سُوءٍ بِشَلْمَهَتْ
Bi hâ mîmin aynin sümme sînin ve gâfihê Himâyetünê min külli sûin bişelmehet
54. Hâ Mîm, Ayn sonra Sîn ve Kaflarıyla; Selâm isminle her nevi kötülükten korunuruz!
بِقَافٍ وَ نُونٍ ثُمَّ حَامِيمٍ بَعْدَهَا وَ فِي سُورَةِ الدُّخَانِ سِرًّا قَدْ اُحْكِمَتْ
Bi gâfin ve nûnin sümme hâ mîmin bağdehê Ve fî surâtid-du[k]hâni sirran gad uhkimnet
55. Kaf ve Nûn ve onlardan sonraki Hâ Mîm ile yine korunuruz, Ve Duhan suresinde sağlam bir sır vardır.
بِاَلِفٍ وَ لَامٍ وَ النِّسَاءِ وَ عُقُودِهَا وَ فِي سُورَةِ الْاَنْعَامِ وَ النُّورِ نُوِّرَتْ
Bi êlifin ve lâmin vennisêi veugûdihê Ve fî sûretil en'âmi vennûri nuvvirat
56. Elif Lam ile ve Nîsâ sûresiyle ve Mâide ukûduyla; En'âm ve Nûr surelerinde bir nur parlamıştır.
وَ اَلِفٍ وَ لَامٍ ثُمَّ رَاءٍ بِسِرِّهَا عَلَوْتُ بِنُورِ الْاِسْمِ مِنْ كُلِّ مَا جَنَتْ
Ve êlifin ve lâmin sümme râin bisirrihê Alevtü binûril ismi min külli mê cenet
57. Elif Lâm sonra peşlerindeki Ra sırrıyla; Nûr isminle bütün (süflî) ruhanilerin üstüne çıktım.
وَ اَلِفٍ وَ لَامٍ ثُمَّ مِيمٍ وَ رَائِهَا اِلٰى مَجْمَعِ الْاَرْوَاحِ وَ الرُّوحِ قَدْ عَلَتْ
Ve êlifin ve lâmin sümme mîmin ve râihê İlê mecmail ervâhi verrûhu gad alet
58. Elif Lam sonra Mîm ve Ra'sı ile Ruhların mecmaina yükseldim. Fakat gerçek Ruh çok yücedir.
بِسِرِّ حَوَامِيمِ الْكِتَابِ جَمِيعِهَا عَلَيْكَ بِفَضْلِ النُّورِ يَا نُورُ اُقْسِمَتْ
Bisırrin havêmîmil kitêbi cemîihê Aleyke bifadlinnûri yê nûru ugsimet
59. Kitabin (Kurân'ın) bütün Hâ Mîm'lerinin sırrıyla üzerime Nûr isminin fazlı aksin, ey bölümlere ayrılmış Nûr!
بِعَمَّ عَبَسَ وَ النَّازِعَاتِ وَ طَارِقٍ وَ فِي وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ وَ زُلْزِلَتْ
Biamme abese vennêziâti ve târigin Ve fî vessemêi zâtil burûci ve zulzilet
60. Amme, Abese, Nâziat ve Târik sûrelerinle Ve's-semâ-i Zâti'l-Burûc ve Zilzal sûreleri hürmetine;
بِحَقِّ تَبَارَكَ ثُمَّ نُونٍ وَ سَائِلٍ وَ فِي سُورَةِ التَّهْمِيزِ وَ الشَّمْسِ كُوِّرَتْ
Bihaggi tebêrake sümme nûnin ve sêilin Ve fî sûretitt-tehmîzi veşşemsi kuvvirat
61. Tebâreke, sonra Nûn sonra Seele Sâil sûreleri hürmetine. Hümeze, Ve's-semsi Küvvirat surelerinin hakkı için;
وَ بِالذَّارِيَاتِ الذَّرِّ وَ النَّجْمِ اِذَا هَوَى وَ بِاِقْتَرَبَتْ لِىَ الْاُمُورُ تَقَرَّبَتْ
Ve bizzâriyâtiz-zerri vennecmi iz hevê Ve bigterabet liyel umûru tegarrabet
62. Ve'z-zâriyât-i zerven, Ve'n-necmi izâ hevâ, Veikterabet sûreleriyle bana isler yakınlaştırıldı.
وَ فِي سُوَرِ الْقُرْاٰنِ حِزْبًا وَ اٰيَةً عَدَدَ مَا قَرَأَ الْقَارِى وَ مَا قَدْ تَنَزَّلَتْ
Ve fî suveril gur'êni hizben ve êyeten Adede nê garael gâriu vemê gad tenezzelet
63. Bütün Kurân sûrelerinin içinde hizip ve ayet olarak, okuyanın okuduğu ve manen nâzil olduğu kadar sırlar vardır.
فَاَسْئَلُكَ يَا مَوْلَاىَ بِفَضْلِكَ الَّذِى عَلَى كُلِّ مَا اَنْزَلْتَ كُتُبًا تَفَضَّلَتْ
Fees elüke yê mevlâye fî fadlikellezî Alê külli mê enzelte kutben tefeddalet
64. İşte ey Allah'ım, Senin fazlınla bu şekilde yazdırdığın üstün kitaplar hürmetine Sana yalvarıyorum.
بِاٰهِيًّا شَرَاهِيًّا اَذُونَاىِ صَبْوَةٍ اَصْبَاءوُثٍ اٰلِ شَدَّاىَ اَقْسَمْتُ بِطَيْطَغَتْ
Biêhiyyen şerâhiyyen ezûnêyi sabvetin Esbâvusin êli şeddeye egsemtü bitaytağat
65. (Mealen) Rahman ve Rahim isminin tecellisiyle yeni ve harika olarak Esmâ-i Hüsnâ'na dayanılarak yazılmışlar ve Hakîm ismiyle taksim edilmişler.
بِسِرِّ بُدُوحٍ اَجْهَزَطٍ بَطَدٍ زَهَجٍ بِوَاحِ الْوَحَا بِالْفَتْحِ وَ النَّصْرِ اَسْرَعَتْ
Bisirrin budûhin echezetin betadin zehecin Bivêhil vâhâ bil fethi vennasri esraat
66. Ey Allamü’l-Ğuyub olan Allah’ım Fetih kapılarını ve gayb alemlerinin sırlarını açan Fettah isminin nuruyla ve Sen’in inayetinle fetihler nasip olur..
بِنُورِ فَجَشٍ مَعَ ثَظْخَزٍ يَا سَيِّدِى وَ بِالْاٰيَةِ الْكُبْرَى اَمِنِّى مِنَ الْفَجَتْ
Binûri feceşin mea set[k]hatin yê seyyidî Vebil âyetil kübrâ eminnî minel fecet
67. Kibriya ve Hâkimiyetinin nuruyla ey efendim ve Âyetü'l-Kübra ile beni ani felaketlerden emin kıl!
بِحَقِّ فَقَجٍ مَعَ مَخْمَةٍ يَا اِلٰهَنَا بِاَسْمَائِكَ الْحُسْنَى اَجِرْنِى مِنَ الشَّتَتْ
Bihaggi fegacin mea me[k]hmetin yê ilêhê Biesmâikel husnê ecirnî mineş-şetet
68. Ey İlah’ımız Fettah ve Rezzak isimlerinin hürmetine ve Esma-i Hüsna diye tarif edilen bütün güzel isimlerinin hakkı için beni dağınıklık ve perişaniyetten kurtar.
?
69. ?
حُرُوفٌ لِبَهْرَامٍ عَلَتْ وَ تَشَامَخَتْ وَاسْمُ عَصَا مُوسٰى بِهِ الظُّلْمَةُ انْجَلَتْ
Hurûfun libehrâmin alet veteşê me[k]hat Vesmu asâ Mûsâ bihiz-zulmetuncelet
70. Bunlar Nûr harfleridir. Yüce ve yüksektirler. Asâ-yi Mûsa ismiyle de karanlık dağıldı.
تَوَسَّلْتُ يَا رَبِّ اِلَيْكَ بِسِرِّهَا تَوَسُّلَ ذِى ذُلٍّ بِهِ النَّاسُ اهْتَدَتْ
Tevesseltü yâ rabbi ileyke bisirrihê Tevessüle zî züllin bihinnêsüytedet
71. Ya Rabbi onun sırrıyla Sana yalvarıyorum. Gayet zillet içindeki birinin yalvarışıyla... Ki; onunla insanlar hidayet buluyor...
حُرُوفٌ بِمَعْنَاهَا لَهَا الْفَضْلُ شُرِّفَتْ مَدٰى الدَّهْرِ وَ الْاَيَّامِ يَا رَبِّ انْحَنَتْ
Hurûfun bimağnâhê lehel fadlü şurrifet Mededdehri vel eyyâmi yâ rabbinhanet
72. Bu manadaki bütün kelimelerin san ve şerefi, üstünlüğü vardır. Günler ve çağlar devam ettikçe; ya Rabbi Sen şefkat et!
دَعَوْتُكَ يَا اَللهُ حَقًّا وَ اِنَّنِى تَوَسَّلْتُ بِالْاٰيَاتِ جَمْعًا بِمَا حَوَتْ
Deavtüke yâ Allâhu haggan ve innenî Tevesseltü bil êyêti cem'an bimê havet
73. Ya Rabbi, gerçekten ben Seni çağırdım; bütün ayetlerle ve ayetlerin içindekileriyle Sana yalvardım!
فَتِلْكَ حُرُوفُ النُّورِ فَاَجْمَعْ خَوَاصَّهَا وَ حَقِّقْ مَعَانِيهَا بِهَا الْخَيْرُ تُمِّمَتْ
Fetilke hurûfun-nûri fecmağ [k]havâssahê Ve haggig meânihê bihel [k]hayru tummimet
74. İşte bütün bunlar nur kelimeleridir, onların özelliklerini topla. Ve manalarını tahkik et; bütün hayır onlarla tamamlanır...
وَ اَحْضِرْنِى عَوْنًا خَدِيمًا مُسَخَّرًا طُهَيْمَفَيَائِيلُ بِهِ الْكُرْبَةُ انْجَلَتْ
Feehdirnî avnen [k[hâdimen musa[k]h[k]haran Tuheymefeyâile bihil kurbetüncelet
75. İşte ya Rabbi, bana musahhar bir yardımcıyı daima hazır et: Allah'ın hadimi; onunla bütün sıkıntılarım gider...
فَسَخِّرْ لِى فِيهَا خَدِيمًا يُطِيعُنِى بِفَضْلِ حُرُوفِ اُمِّ الْكِتَابِ وَ مَا تَلَتْ
Fese[k]h[k]hirlî fîhê [k]hadîmen yutîunî Bifadli hurûfi ümmil kitêbi vemê telet
76. O hadimler içinde bana itaat eden bir hizmetkarı Fatiha ve peşinde gelen Kurân harfleri hürmetine musahhar kıl.
وَ اَسْئَلُكَ يَا مَوْلَاىَ فِي اسْمِكَ الَّذِى بِهِ اِذَا دُعِىَ جَمْعُ الْاُمُورِ تَيَسَّرَتْ
Ve es'elüke yê mevlêye fismikellezî Bihî izê duiye cem'ul umûri tevesserat
77. İşte ya Rabbi, Senin o İsm-i Azâm'ınla Sana yalvarıyorum ki; onunla dua edildiği zaman bütün isler kolaylaşır.
اِلٰهِى فَارْحَمْ ضَعْفِى وَ اغْفِرْ لِى زَلَّتِى بِمَا قَدْ دَعَتْكَ الْاَنْبِيَاءُ وَ تَوَسَّلَتْ
İlêhî ferham dağfî veğfirlî zelletî Bimê gad deatkel enbiyâu ve tevesselet
78. Ya İlâhî, Sen zayıflığıma acı, zellelerimi bağışla; o dua sayesinde ki, bütün peygamberler onlarla dua etmiş ve yalvarmıştır...
اَ يَا خَالِقِى يَا سَيِّدِى اِقْضِ حَاجَتِى اِلَيْكَ اُمُورِى يَا اِلٰهِى تَسَلَّمَتْ
Eyê [k]hâligî yê seyyidî igdi hâcetî İleyke umurî yê ilêhî tesellemet
79. Ey Hâlikim, ey Efendim, ihtiyacımı kaza et. Ya Rabbi bütün islerim Sana teslimdir...
تَوَسَّلْتُ يَا رَبِّ اِلَيْكَ بِاَحْمَدَا [ص] وَ اَسْمَائِكَ الْحُسْنٰى الَّتِى هِىَ جُمِّعَتْ
Tevesseltü yâ rabbi ileyke biehmedê Ve esmâikel husnelletî hiye cummiat
80. Ya Rabbi, Hz. Muhammed'in sana olan yakınlığıyla (velayetiyle) sana yalvarıyorum ve Onda birlesen Esmâ-i Hüsnâ'n ile Sana yalvarıyorum.
فَجُدْ وَ اعْفُ وَ اَصْفَحْ يَا اِلٰهِى بِتَوْبَةٍ عَلٰى عَبْدِكَ الْمِسْكِينِ مِنْ نَظْرَةٍ عَبَتْ
Fecud vağfu vesfah yê ilêhî bitevbetin Alê abdikel miskîni min nezratin abet
81. Sen cömertliğinle, af ve safhınla tövbelerimizi kabul etmekle miskin olan kuluna muamele et; beni kötü bakışlardan koru!
وَ وَفِّقْنِى لِلْخَيْرِ وَ الصِّدْقِ وَ التُّقَى وَ اَسْكِنَّنِى الْفِرْدَوْسَ مَعَ فِرْقَةٍ عَلَتْ
Veveffignî lil[k]hayri vessıdgi vettugâ Veeskinniyel firdevse mea firgatin alet
82. Beni hayra, doğruluğa ve takvaya muvaffak eyle ve yüksek cemaat ile Firdevs Cennetine yerleştir.
وَ كُنْ بِى رَؤُوفًا فِي حَيَاتِى وَ بَعْدَمَا اَمُوتُ وَ اَلْقٰى ظُلْمَةَ الْقَبْرِ انْجَلَتْ
Vekün bî raûfen fî hayêtî ve bağde mê Emûtu veelgâ zulmetel gabrincelet
83. Hayatımda ve öldükten sonra ve kabrin karanlıklarını üstümden atıp, nuru görünce bana şefkatle muamele et.
وَ فِي الْحَشْرِ بَيِّضْ يَا اِلٰهِى صَحِيفَتِى وَ ثَقِّلْ مَوَازِينِى بِلُطْفِكَ اِنْ خَفَّتْ
Ve filhaşri beyyid yê ilêhî sahîfetî veseggil mevêzînî bilutfike in [k]haffet
84. Ve haşirde ya İlâhî amel defterimi beyaz kil; eğer tartılarım hafif gelirse Sen onları ağırlaştır.
وَ جَوِّزْنِى حَدَّ الصِّرَاطِ مُهَرْوِلاً وَ احْمِنِى مِنْ حَرِّ نَارٍ وَ مَا حَوَتْ
Vecevviznî haddes-sırâtimuhervilen Vehminî min harri nârin vemê havet
85. Beni hızla Sırat sınırından geçir. Beni ateşin (Cehennemin) ve içindekilerin sıcaklığından koru!
وَ سَامِحْنِى مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ جَنَيْتُهُ وَ اغْفِرْ خَطِيئَاتِى الْعِظَامَ وَ اِنْ عَلَتْ
Vesêmihnî min külli zenbin ceneytuhû Vağfir [k]hatîyetiyel izâme ve in alet
86. Ve işlediğim bütün günahlarda bana müsamaha göster. Çok çok kabarık olsa da benim bütün günahlarımı affet...
فَيَا حَامِلَ الْاِسْمِ الَّذِى جَلَّ قَدْرُهُ تَوَقّٰى بِهِ كُلَّ الْاُمُورِ تَسَلَّمَتْ
Feyê hâmilel ismillezî celle gadruhû Teveffê bihî küllel umûri tesellemet
87. İşte ey şanı yüce İsm-i Azâm'ı taşıyan! Sen tehlikeli bütün durumlardan kurtulacaksın, sonunda selamete ereceksin.
فَقَاتِلْ وَ لَا تَخْشَ وَ حَارِبْ وَ لَا تَخَفْ وَ دُسْ كُلَّ اَرْضٍ بِالْوُحُوشِ تَعَمَّرَتْ
Fegâtil velê te[k]hşe vehârib ve lê te[k]haf Vedus külle ardin bilvûhûşi teammerat
88. Dövüş, çekinme; savaş, korkma; vahşilerle mamur olmuş bütün her yere bas!
وَ اَقْبِلْ وَلَا تَهْرَبْ وَ خَاصِمْ مَنْ تَشَاءُ وَلَا تَخْشَ بَأْسًا لِلْمُلُوكِ وَلَوْ حَوَتْ
Veegbil velê tehrab ve [k]hâsim men teşêü Ve lê te[k]hşe be'sen lil mulûki velev havet
89. Karşıla, kaçma; dilediğin her düşmanla mücadele et; her yeri kuşatmış olsalar da kralların şiddetinden korkma!
فَلَا حَيَّةٌ تَخْشَى وَلَا عَقْرَبٌ تَرَى وَلَا اَسَدٌ يَأْتِى اِلَيْكَ بِهَمْهَمَتْ
Felê hayyetün te[k]hşê velê agrabun terâ Velê esedün ye'tî ileyke bihemhemet
90. Korkacağın bir yılan olmayacak; göreceğin bir akrep olmayacak ve sallanarak sana gelen bir arslan olmayacak!
وَلَا تَخْشَ مِنْ سَيْفٍ وَلَا طَعْنَ خَنْجَرٍ وَلَا تَخْشَ مِنْ رُمْحٍ وَلَا شَرٍّ اَسْهَمَتْ
Velê te[k]hşe min seyfin velê tağni [k]hancerin Velê te[k]hşe min rumhin velê şerrin eshemet
91. Kılıçtan korkma, hançerin darbesinden korkma, mızraklardan korkma ve okların şerrinden de korkma!
جَزَا مَنْ قَرَأَ هذَا شَفَاعَةُ اَحْمَدٍ وَ يُحْشَرُ فِي الْجَنَّاتِ مَعَ حُورٍ صُفِّفَتْ
Cezâ men garâ hêzê şefêatü Ahmedê Veyuhşeru il cenneti mea hûrin suffifet
92. İşte bunu okuyanın mükâfâtı Zât-i Ahmediye'nin şefaatidir. Ve cennetlerde saf olmuş hûrilerle beraber haşrolacaktır.
وَ اعْلَمْ بِاَنَّ الْمُصْطَفٰى خَيْرُ مُرْسَلٍ وَ اَفْضَلُ خَلْقِ اللهِ مَنْ قَدْ تَفَرَّقَتْ
Vağlem biennel Mustafâ [k]hayru mürselin Veefdalü [k]halgillêhi men gad teferragat
93. Ve bil ki, Hz. Muhammed Mustafa peygamberlerin en hayırlısıdır. Ve Allah'ın dağınık (çeşit çeşit) yaratıklarının en üstünüdür.
وَ صَدِّرْ بِهِ مِنْ جَاهِهِ كُلَّ حَاجَةٍ وَ سَلْهُ لِكَىْ تَنْجُو مِنَ الْجَوْرِ وَ الطَّغَتْ
Vesaddir bihî men câhihî külle hâcetin Veselhu liken tencuve minel cevri vettağat
94. Her ihtiyacın anında O'nun (sav) makamını kendine şefaatçi yap; Ondan iste ki zulümden ve azgınlardan kurtulasın...
وَ صَلِّ اِلٰهِى كُلَّ يَوْمٍ وَ سَاعَةٍ عَلَى الْمُصْطَفٰى الْمُخْتَارِ مَا نَسْمَةٌ سَمَتْ
Ve salli ilêhî külle yevmin vesêatin Alel Mustafâl mu[k]khtâri mê nesmetün semet
95. Ya Rabbi, her gün ve her saat, her nesne hareket ettikçe, Sen, seçkin olan Hz. Muhammed Mustafa'ya salât ve rahmet indir.
وَ صَلِّ عَلَى الْمُخْتَارِ وَ الْاٰلِ كُلِّهِمْ كَعَدِّ نَبَاتِ الْاَرْضِ وَ الرِّيحِ مَا سَرَتْ
Ve salli alel mu[k]htêri vel êli küllihim Keaddi nebêtil ardi verrîhi mê seret
96. Sen o Seçkine ve bütün ailesine salât indir; yer bitkileri ve rüzgarın esintileri kadar.
وَ صَلِّ صَلَاةً تَمْلَأُ الْاَرْضَ وَ السَّمَاءَ كَوَبْلِ غَمَامٍ مَعَ رُعُودٍ تَجَلْجَلَتْ
Ve salli salêten temleul arda vessemêe Kevebli ğamêmin mea ruûdin tecelcelet
97. Yeri ve göğü dolduran bir salât ile Ona salavât indir. Parlayan gök gürlemeleriyle beraber, yağan bulutların yağmuru kadar...
فَيَكْفِيكَ اَنَّ اللهَ صَلّٰى بِنَفْسِهِ وَاَمْلَاكَهُ صَلَّتْ عَلَيْهِ وَ سَلَّمَتْ
Feyekfîke ennallâhe sallê binefsihî Veemlêkehû sallet aleyhi vesellemet
98. Ey Muhammed (A.S.M), bizzat Allah ve meleklerinin sana salât ve selam etmesi Sana yeter.
وَ سَلِّمْ عَلَيْهِ دَائِمًا مُتَوَسِّلاً مَدٰى الدَّهْرِ وَ الْاَيَّامِ مَا شَمْسٌ اَشْرَقَتْ
Vesellim aleyhi dâimen mutevessilen Meded-dehri vel eyyâmi mê şemsün eşragat
99. Sen de daima, yalvararak O'na selam ve barış elini uzat. Güneş doğup günler ve çağlar geçtikçe...
وَ سَلِّمْ عَلَى الْاَطْهَارِ مِنْ اٰلِ هَاشِمٍ عَدَدَ مَا حَجَّ الْحَجِيجُ وَ سَلَّمَتْ
Vesellim alel ethâri min âli Hâşimin Adede mê haccel hacîcu vesellemet
100. Haşim ailesinden temiz olanlara da selam et. Hacıların hac edip verdikleri selam sayısınca...
وَارْضَ يَا اِلٰهِى عَنْ اَبِى بَكْرٍ مَعَ عُمَرَ وَارْضَ عَلٰى عُثْمَانَ مَعَ حَيْدَرِ الثَّبَتْ
Verda yê ilêhî an Ebî Bekrin mea Umera Verda alê Usmâna mea Hayderiş-şebet
101. Ya İlâhî Ömer ile beraber Ebu Bekir'den razı ol; sâbit-kadem olan Haydar ile beraber Osman'dan da razı ol:
كَذَا الْاٰلُ وَالْاَصْحَابُ جَمْعًا جَمِيعُهُمْ مَعَ الْاَوْلِيَاءِ وَ الصَّالِحِينَ وَمَا حَوَتْ
Kezel âlü vel ashâbu cem'an cemîuhum Meal evliyêi vessâlihîne vemê havet
102. Ve böylece bütün Âl ve Ashaptan da razı ol, Evliya, Salihler ve içlerinde barınanlardan da razı ol...
مَقَالُ عَلِىٍّ وَ ابْنِ عَمِّ مُحَمَّدٍ وَ سِرُّ عُلُومٍ لِلْخَلَائِقِ جُمِّعَتْ
Megâlü aliyyi vebni ammi Muhammedin Vesirru ulûmin lil [k]halêigi cummiat
103. Bu Hz. Muhammed'in amcasının oğlu olan Ali'nin makalesidir. Yaratıklarla ilgili bütün bilgi sırları ve gizli bilgiler onda toplanmıştır. [1]
Dipnotlar [a] “Yaratanların en hayırlısı” (Ahsenü'l-hâlikîn, أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ ) tabiri, Kurân-ı Kerîm'in kendi tanımlamasıdır:ثُمَّ خَلَقْنَا النُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا الْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا الْمُضْغَةَ عِظَامًا فَكَسَوْنَا الْعِظَامَ لَحْمًا ثُمَّ أَنشَأْنَاهُ خَلْقًا آخَرَ فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ Sümme halaknân nutfete alakaten fe halaknâl alakate mudgaten fe halaknâl mudgate ızâmen fe kesevnâl izâme lahmen summe enşe'nâhu halkan âhar, fe tebârakallâhu ahsenul hâlikîn “Sonra nutfeyi alaka (aşılanmış yumurta) yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. Yaratanların en hayırlısı olan Allah pek yücedir.” (Muminun 14)
Kaynaklar [1] "Celcelûtiye'nin Şerh ve İzâhı", Tebliğ Yayınları, İstanbul 2006.
Bu sayfa hakkındaki yorumlar: Yorumu gönderen: barbaros , 05.04.2018, 20:14 (UTC) : bu kaside eksik 120 babdan olusur celcelutiye tamamlarsaniz iyi olur.
Yorumu gönderen: Akhenaton , 17.10.2017, 16:20 (UTC) : Dostum, hatalı yazımın olduğu yer için bir sürü yerde gibi belirsiz bir tanım yerine daha spesifik bir tanım yaparsanız tabii ki düzeltirim.
Örneğin, 6. beytin ilk satırı, 25. beytin ikinci satırı, 54. beytin her iki satırı gibi...
Eyvallah...
Yorumu gönderen: kasım , 13.10.2017, 12:53 (UTC) : arapça yazılışlarla turkçe okunuşları kontrol edin, bi sürü yerde yanlışlık var: ya arapçalarında ya da türkçelerinde...
Bu sayfa hakkında yorum ekle: