2. Liyeğfira lekellâhu mē tegaddeme min zenbike vemē tee[k]h[k]hara veyutimme niğmetehû aleyke veyehdiyeke sırâtem mustagîmē. 2. Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola iletir.
3. وَيَنصُرَكَ اللَّهُ نَصْراً عَزِيزاً
3. Veyensurakellâhu nasran azîzē. 3 ve sana Allah, şanlı bir zaferle yardım eder.
4. Hüvellezî enzeles-sekînete fî gulûbil mu'minîne liyezdēdû îmēnem mea îmēnihim velillēhi cunûdus-semēvēti vel ardi vekēnellâhu alîmen hakîmē. 4. İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah bilendir, her şeyi hikmetle yapandır.
6. Veyuazzibel munēfigîne velmunēfigâti velmüşrikîne velmuşrikētiz-zânnîne billâhi zannes-sevi aleyhim dēiratus-sevi veğadibellâhu aleyhim veleanehum veeadde lehum cehenneme vesēet masîrâ. 6 ve o Allah hakkında kötü zanda bulunan münâfık erkeklere ve münâfık kadınlara, Allah'a ortak koşan erkeklere ve ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Kötülük onların başlarına gelmiştir. Allah onlara gazap etmiş, lânetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Orası ne kötü bir yerdir!
7. Velillâhi cunûdus-semēvēti vel ardi vekēnellâhu azîzen hakîmē. 7. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
9. Litu'minû billēhi verasûlihî vetuazzirûhu vetuveggirûhu vetusebbihûhu bukratev veesîlē. 9. Ki, Allah'a ve Resulüne iman edesiniz ve bunu takviye edip, O'na saygı gösteresiniz ve sabah akşam O'nu tesbih edesiniz.
10. İnnellezîne yubēyiûneke innemē yubēyiûnellâhe yedullâhi fevga eydîhim femen nekese feinnemē yenküsu alē nefsihî vemen evfē bimē âhede aleyhullâhe feseyu'tîhi ecran azîmē. 10. Herhalde sana beyat edenler ancak Allah'a beyat etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdi bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği ahde vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.
11. Seyegûlu lekel mu[k]hallefûne minel eğrâbi şeğaletnē emvēlunē veehlûnē festağfir lenē yegûlûne bielsinetihim mē leyse fî gulûbihim gul femen yemlikü leküm minallâhi şey'en in erâde biküm darran ev erâde biküm nef'am bel kēnellâhu bimē teğmelûne [k]habîrâ. 11. Yakında a'râbilerden geri kalmış olanlar sana diyecekler ki, "Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile." Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse ya da bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Hayır! Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
12. Bel zanentüm el len yengaliber-rasûlu velmu'minûne ilē ehlîhim ebedev vezuyyine zēlike fî gulûbiküm vezanentum zannes-sevi veküntüm gavmem bûrâ. 12. Aslında siz Peygamber ve müminlerin, ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmiş bir topluluk oldunuz.
13. Vemel lem yu'mim billâhi verasûlihî feinnē eğtednē lilkēfirîne seîrâ. 13. Kim Allah'a ve Resûlüne iman etmezse şüphesiz biz, kâfirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır.
14. Velillâhi mülküssemēvēti vel ardi yeğfiru limey-yeşēu veyuazzibu mey-yeşēu vekēnellâhu ğafûrar-rahîmē. 14. Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. O, dilediğini bağışlar dilediğini azaplandırır. Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir.
15. Seyegûlul mu[k]hallefûne izentalegtum ilē meğânime lite'[k]huzûhē zerûnē nettebiğküm yurîdûne en yubeddilû kelēmellâhi gul len tettebiûnē kezeliküm gâlellâhu min gablu feseyegûlûne bel tehsudûnenē bel kēnû lē yefgahûne illē galîlē. 15. Siz ganimetleri almak için gittiğinizde geri kalanlar: "Bırakın biz de arkanıza düşelim." diyeceklerdir. Onlar, Allah'ın sözünü değiştirmek isterler. De ki: Siz bizimle gelemeyeceksiniz. Allah daha önce böyle buyurmuştur. Onlar size: "Bizi kıskanıyorsunuz." diyeceklerdir. Bilakis onlar, pek az anlayan kimselerdir.
16. Gul lilmu[k]hallefîne minel eğrâbi setudavne ilē gavmin uvlî be'sin şedîdin tugâtilûnehum ev yuslimûne fein tutîû yu'tikümullâhu ecran hasenev vein tetevellev kemē tevelleytum min gablu yuazzibküm azēben elîmē. 16. A'rabilerin geri bırakılmış olanlarına de ki: Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla savaşırsınız ya da Müslüman olurlar. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.
17. Leyse alel eğmē haracuv velē alel eğraci haracuv velē alel merîdi haracuv vemen yutıillâhe verasûlehû yud[k]hilhu cennētin tecrî min tehtihel enhēru vemen yetevelle yuazzibhu azēben elîmē. 17. Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur. Bununla beraber kim Allah'a ve peygamberine itâat ederse, Allah onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba uğratır.
18. Legad radiyellâhu anil mu'minîne iz yubēyiûneke tehteşşecerati fealime mē fî gulûbihim feenzeles-sekînete aleyhim veesēbehum fethan garîbē. 18. Andolsun o ağacın altında (Hudeybiye'de) sana bey'at ederlerken Allah, müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş onlara güven indirmiş ve onları pek yakın bir fetih ile mükâfatlandırmıştır.
19. Vemeğânime kesîraten ye'[k]huzûnehē vekēnellâhu azîzen hakîmē. 19. Allah onları elde edecekleri birçok ganimetlerle de mükâfatlandırdı. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
20. Veadekümullâhu meğânime kesîraten te'[k]huzûnehē feaccele leküm hēzihî vekeffe eydiyen-nēsi anküm veliteküvne âyetel lilmu'minîne veyehdiyeküm sırâtem mustegîmē. 20. Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaat etmiştir. Bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve Allah sizi doğru yola iletsin.
21. Veu[k]hrâ lem tegdirû aleyhē gad ehâtallâhu bihē vekēnellâhu alē külli şey'in gadîrâ. 21. Bundan başka sizin güç yetiremediğiniz, ama Allah'ın sizin için kuşattığı ganimetler de vardır. Allah her şeye kâdirdir.
22. Velev gâtelekümullezîne keferû levellevul edbēra sümme lē yecidûne veliyyev velē nasîrâ. 22. Eğer kâfirler sizinle savaşsalardı arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazlardı.
23. Sünnetellâhil letî gad [k]halet min gablu velen tecide lisunnetillâhi tebdîlē. 23. Allah'ın öteden beri gelen kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.
24. Vehüvellezî keffe eydiyehum anküm veeydiyeküm anhum bibetni mekkete mim bağdi en ezferaküm aleyhim vekēnellâhu bimē tağmelûne basîrâ. 24. O sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra Mekke'nin göbeğinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Allah, yaptıklarınızı görendir.
25. Humullezîne keferû vesaddûküm anil mescidil harâmi velhedye meğkûfn en yebluğa mehillâhu velevlē ricēlum mu'minûne venisēun mu'minētul lem tağlemûhum en tetaûhum fetusîbeküm minhum mearratum biğayri ilmil liyud[k]hilellâhu fî rahmetihî mey-yeşēu lev tezeyyelû leazzebnellezîne keferû minhum azēben elîmē. 25. Onlar inkâr eden ve sizin Mescid-i Haram'ı ziyaretinizi ve bekletilen kurbanların yerlerine ulaşmasını men edenlerdir. Eğer kendilerini henüz tanımadığınız mümin erkeklerle, mümin kadınları bilmeyerek ezmek suretiyle bir vebalin altında kalmanız ihtimali olmasaydı, Allah savaşı önlemezdi. Dilediklerine rahmet etmek için Allah böyle yapmıştır. Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan inkâr edenleri elemli bir azaba çarptırırdık.
26. İz cealellezîne keferû fî gulûbihimul hamiyyete hamiyyetel cēhiliyyeti feenzelellâhu sekînetehû alē rasûlihî vealel mu'minîne veelzemehum kelimetettagvē vekēnû ehagga bihē veehlehē vekēnellâhu bikülli şey'in alîmē. 26. O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, câhiliyet taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi. Onları takva sözü üzerinde durdurdu. Zaten onlar buna pek layık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.
27. Legad sadegallâhu rasûlehur-ru'yē bil haggi leted[k]hulunnel mescidel harâme inşēellâhu âminîne muhalligîne ruûseküm vemugassırîne lē te[k]hâfûne fealime mē lem tağlemû feceale min dûni zēlike fethan garîbē. 27. Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinzi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verdi.
28. Hüvellezî ersele rasûlehû bil hudē vedînil haggi liyuzhirahû aleddîni küllihî vekefē billâhi şehîdē. 28. Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O'dur. Şahit olarak Allah yeter.
29. Muhammedur-rasûlullâhi vellezîne meahû eşiddēu alel küffēri ruhamēu beynehum terâhum rukkean succeden yebteğûne fedlem minellâhi veridvēnen sîmēhum fî vucûhihim min eserissucûdi zēlike meseluhum fîttevrâti vemeseluhum fil incîli kezerin e[k]hrace şetehu feâzerahu fēsteğleza festevē alē sûgihî yuğcibuz-zurrâa liyeğîza bihimul küffēra veadellâhullezîne âmenû veamilussâlihâti minhum mağfiratev veecran azîmē. 29. Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûa varırken secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçıların da hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaat etmiştir.
Fetih Suresi Dinle
Hucurat Suresi Meali Dinle
Bu sayfa hakkında yorum ekle:
📊 19 Ağustos 2007 itibariyle, toplam: 56072116 ziyaretçi (142847922 klik) tarafından görüntülenmiştir. Online ziyaretçi rekorumuz, 4626 kişi. (5 Eylül 2010)