
Perili Oyuncak Bebekler
Hazırlayan: Akhenaton
“Bu makalede çeviremediğim kimi İngilizce paragrafları çevirerek bu yazıya katkıda bulunabilirsiniz. Katkılarınız için şimdiden teşekkür ederim. ” (Akhenaton)
Oyuncak Bebeklerin Tarihçesi
Tarihte bilinen ilk oyuncağın Mısırlılara ait olduğu tahmin edilmektedir. M.Ö
5. yüzyılda Mısırlı çocukların tahta atlarla oynadıklarına ve M.Ö. 2. yüzyılda
da Mısır’da topaç ve misketin bilindiğine dair arkeolojik bilgiler edinilmiştir.
İlk oyuncak bebeklerin ise M.Ö. 3000 yıllarında yine Mısır’da yapıldığı
bilinmektedir. Yine aynı dönemlere ait firavun mezarlarında oyuncak bebekler
bulunmuştur.

Antik Mısır’dan buğday öğüten ya da hamur yoğuran fırıncı adam oyuncağı,
hareket ettirilebiliyor.
Yapılan kazılarda, M.Ö. 1400 yıllarında Mısır’da, papirüsten ya da deriden
yapılmış topraktan bebekler, kuklalar, eklemli çenesi olan küçük tahta
timsahlar, iple oynatılan ağaçtan yapılmış kaplanlar bulunmuştur.

M.Ö. 670 yıllarına tarihlenen pişmiş topraktan Mısır bebekleri
Tekerlekli küçük at ve pişmiş topraktan yapılan küçük bebekler ve hayvanlar,
Mısırlı çocukların oyuncaklarından bazılarını oluşturur. Mısırlı çocuklar,
topacı parmaklarıyla çevirirken, parmak yerine kamçının kullanılmasını Çinliler
geliştirmiştir.[1]

M.S. 1. yüzyılın sonuna tarihlenen, fildişinden yapılmış Antik Roma dönemine ait oyuncak bebek. Oyuncağın kolları, bacakları, dizleri ve dirsekleri hareket
edebiliyor.
Pişmiş toprak oyuncak bebekler, ilk olarak M.Ö. 3000 yıllarında Mısır’da
bulunmakla birlikte, Yunan ve Roma dönemlerinde de oyuncak bebek örneklerine
rastlanmıştır.[2] Eski Yunan, Roma ve Çin’de de kilden yapılıp fırınlanmış,
hareketli kol bacaklara sahip bebekler yapıldığı bilinmektedir.[1] Roma ve Yunan
Dönemi örneklerinde erkek figür tasvirli örnekler de bulunmaktadır.
Yunan döneminde yapılan oyuncak bebekler hareketli kol ve bacaklara sahip
bebeklerdi. Bu bebekler, ayakta duran ve oturan bebekler olarak iki gruba
ayrılmaktadırlar. Ayakta duran pişmiş toprak bebeklere, kol ve bacakları ip ya
da telle gövde, kalça ve omuzlardaki deliklere bağlanıp hareket özelliği
kazandırılmıştır. Bu bebeklerin üretimi M.Ö. 4. Yüzyıla kadar devam etmiştir.
İkinci tip ayakta duran bebekler çıplaktır ve kol ve bacakları eklem yerlerine
kadardır. M.Ö. 5. yüzyıl ortalarında ortaya çıkmış ve M.Ö. 4. yüzyıla kadar
sürmüştür. Oturan bebekler ise bacakları birbirine bitişiktir. Kollar gövdeye
bitişik ya da hareketli olmak üzere iki çeşittir. Kolların gövdeye bitişik
olduğu örneklerde eller bacakları kavramıştır. Oturan tip bebekler ayakta duran
bebeklere göre daha uzun süre var olmuşlardır. [2]
M.Ö. 350-325 yıllarına tarihlenen Attika usulü kil oyuncak bebek, elinde bir
tür çan tutuyor.
Heinrich Schiliemann, Truva’nın en alt tabakalarının birindeki bir çukurda
küçük toplarla birlikte. “çıngırak bebek” adı verilen kilden bir bebek buldu; bu
en eski Yunan bebeği idi. 6. yüzyılda Yunanistan’da bebek yapan ustalar vardı.
Bu bebekler kilden pişiriliyor, boyanıyor ve giydiriliyordu, hareketli kol ve
bacakları vardı. Mısır’da, özel, zarif, süslü, çocuklara göre dokuma motifleri
olan giysiler yapılıyordu. Roma İmparatorluğu’nda bebekler erkenden ortaya
çıkmıştı; bunlar, daha sonra Japonya’da ya da Çin’de olduğu gibi tatil armağanı
olarak kullanılıyordu.[3]
Eski Yunan ve Roma’ya bakıldığında da bebekler çocukların en çok sevdiği
oyuncaklar arasında yer almaktaydı. Yapılan arkeolojik araştırmalar neticesinde
kutsal alanlarda, mezarlarda ve atelyelerde bulunmuş olan bebekler ve vazo
resimleri ile klasik dönem mezar stelleri üzerinde yer alan oyuncak bebek
betimlemeleri, Antik dönemdeki bebek formlarına ilişkin bilgilerimizin temel
kaynaklarını oluşturmaktadır. Antik dönemde üretilmiş ve bugün tekrar gün
ışığına kavuşmuş olan bebek formlarının kutsal alanlarda bulunmuş olması, adak
olarak kullanıldıkları fikrini uyandırmaktadır. Yazılı kaynaklarda da
belirtildiği gibi, Yunan ve Roma geleneğine göre kız çocukları evlenme çağına
geldiklerinden oyuncaklarını Artemis, Athena, Aphrodite ve Demeter gibi
Tanrıçalara adamaktaydılar.[4]
Başlangıçtaki işlevi dinsel büyüsel olan oyuncak bebekler, çeşitli dönemlerde
taş, kil, kemik, boynuz gibi maddelerden sonrasında ise ahşap, tekstil, seramik,
metal, plastikten üretilmiştir.[5]
Arkeolojik kazılarda, Sümerlere ait, M.Ö. 2600 yıllarından kalma, insan ve
hayvan şeklinde nesneler bulunmuştur.[6]
Antik çağda oyuncak yalnızca eğlendirici değildir; bazen nazarlık, muska rolü
de oynar. Oyuncakları tanrıya adamak sevaptı. Roma’da bebeklerin oynadığı
oyuncaklar Baküs’e verilirdi. Ama çocuk ergenlik çağına ulaşır ulaşmaz, bu
armağanlar eğer çocuk Romalı ise Jüpiter’e, Merkür’e, Diana’ya, Yunanlı ise
Zeus’a, Hermes’e ve Artemis’e verilirdi. Kız çocuklar bebeklerini evleninceye
kadar tutarlardı. Evlendikleri gün, bebeklerini Venüs’e ya da Diana’ya
adarlardı. Eski Yunan’da kız çocukların bebeklerini Tanrıça Artemis’e, oğlan
çocukların çemberlerini ve topaçlarını Tanrı Hermes’e armağan etmeleri geleneği,
bize hem o çağın oyuncaklarını, hem de oyuncakla dinsel nesne arasındaki
ilişkiyi gösterir.[1]
Antik çağ’daki bebek üretimi bu şekilde sürerken Ortaçağ’a gelindiğinde
oldukça özel bebek türlerinin ortaya çıktığı görülmektedir. Niemann’a göre bu
dönemde köylerde ve kentlerde oturanlar için basit kil bebekler pazarlarda ve
panayırlarda çok ucuza satılıyordu. Buna karşılık örneğin gösterişli
giysileriyle şövalye “Tocken” gibi soylulara yönelik oyuncaklar da vardı.[7]
Antik çağda az çok değerli malzemenin kullanımı farklılığı yaratırken,
Ortaçağ bireysel düzeylere göre oldukça özel bebek tipleri ortaya koymaktadır.
Köylerde ve kentlerde oturanlar için basit kil bebekler pazarlarda ve
panayırlarda çok ucuza satılıyordu. Buna karşılık, örneğin gösterişli
giysileriyle şövalye “Tocken” gibi soylu oyuncaklar da vardı.
Gelişen burjuvazi soyluların oyuncaklarının gösterişli renklerle boyanması
işini üstlendi ve hatta daha da iyisini yaptı. 15. yüzyılda Nürnberg’de
“Docken-macher“ticareti ortaya çıktı, 17. yüzyılda Sonneberg’e yerleşti ve hemen
yoğun bir biçimde gelişti. Sonneberg bebekleri : önce tahtadan yapılıyordu,
sonra hamurun kalıplanmasıyla biçimlendirildi ve kabalığı giderildi. 1800
dolaylarında ilk kalıba dökülmüş başlı, tahta eklemli Sonneberg bebeği ortaya
çıktı. 1806–1810 arasında kağıt hamuru (papier-mache) biçimlendirilmiş kil
olarak hamurun yerini aldı. Thuringia’nın güneyindeki porselen sanayiinin
etkisiyle yaklaşık 1820 den itibaren porselen de bebek yapımında kullanıldı.
Yüzyılımızın yalnızca ilk elli yılında değişik plastik maddeler bebek
sanayisindeki egemenliklerini kazanmaya başladılar.[3]
Oyuncakçılığın bir zanaat halini alması için uzun zaman gerekmiştir.
Oyuncakların, zanaatkâr elinden çıkmasının tarihi incelendiğinde 15. yüzyılda
Nüremberg’de “docken-macher” (Docken-macher oyuncak bebek yapımcılığı anlamına
gelmektedir.) ticaretinin ortaya çıktığı ve 17. yüzyılda Sonneberg’e yerleşerek
yoğun bir biçimde geliştiği görülmektedir. Sonneberg bebekleri önceleri tahtadan
yapılmakla birlikte daha sonra hamurun kalıplanmasıyla birlikte kabalığı
giderilerek biçimlendirilmiştir. Bu süreçte Nüremberg bölgesi üretilen zanaat
işi ucuz oyuncakların pazarlandığı merkez halini almıştır [7]

1790 tarihli oyuncak bebek
1800 dolaylarında ilk kalıba dökülmüş başlı, tahta eklemli Sonneberg bebeği
ortaya çıkmıştır. 1806-1810 arasında kâğıt hamuru, biçimlendirilmiş kil olarak
hamurun yerini aldı.

Enich Rice Morrison tarafından 1862’de patenti alınan “Autoperipatetikos” ilk
yürüyen bebekti. Başı kağıt hamurundan, kolları deriden ve ayakları da pirinçten
yapılmıştı.
1830’lar bebek yapımında porselen malzemesinin ilk kez kullanılmaya başladığı
dönemdir. Başları porselenden olan bu bebeklerin gövdeleri deriden ve daha sonra
da ahşaptan yapılıyordu. Bu bebekler minyatür boyutlardaki yetişkinlerdi.
Bunların ciddi bakışlı ve kapalı ağızlı yaşlı kadın çizgileri vardı. Bebek gibi
giyinmiş bebek üretme düşüncesinin ortaya çıkışı 1851’de belirmiştir. İlk
yürüyen bebek (autoperipatetikos) 1862’de ortaya çıktı.[7]
19. yüzyılın ortalarına kadar bebekler yetişkinler gibi görünüyordu.
Londra’daki Uluslararası Sergi’de 1851’de bir Japon bebeği gösterildiğinde,
“Sonneberg Gelenktaufling” adı verilen bebek geliştirildi. 1880 dolaylarında
yuvalı eklemler ve hemen ardından “uyuyan gözler” geliştirildiğinde Sonneberg
oyuncak yapımcıları bir başka bebek tipini üretmiş oldular. Ayrıca bir ses”
eklenen Sonneberg bebekleri bütün dünyada, özellikle Amerika’da ve 19. yüzyılın
sonunda büyük bir talep gördü.[3]
19. yüzyılın sonlarına yaklaşıldığında pek çok firma oyuncak bebek
üretiyordu. Örneğin sadece Jumeau fabrikası 1881’de 17 değişik ölçüde başı olan
220 bin bebek üretmişti. Ancak oyuncakların markalanması kuralının ortaya çıkışı
1890’larda gerçekleşmiştir.[7]
20. yüzyılın başlarında, çocuk pedagojisinin yeniden gözden geçirme talepleri
arttığı, Fröbel’in ve Montessori’ nin görüşleri geniş ölçüde yayıldığı zaman
bebeklerin görünüşü de değişti. 1908’de Münihli sanatçılar gerçek çocuk-gibi
bebekleri geliştirdiler. Kathe Kruse, bebekleriyle uzun süreli ve gerçekçi bir
tasarım çizgisi geliştirdi, ancak bu çizginin kökeni ve kullanımı ile oyuncağın
kendisi arasında açık bir aykırılık yarattı. Burada kukla ele alınmamaktadır,
çünkü kukla bebeğin bireysel bir biçimidir.[3]
İlk erkek bebeğin ortaya çıkışı 1900’lere doğru gerçekleşmiştir. 1904’den
itibaren, gerçeğe olabildiğince benzemesi için bükülebilen organlara sahip
oyuncaklar üretildi. Bütün ayrı parçalar küçük gövdeye bakır bir tel ile
bağlanmıştı, daha sonra da bu görevi yapması için lastik kullanıldı. 1900-1920
arasında çıplak bebekler yapma dalgası yayıldı. Bu bebekler yıkanabiliyordu.
1880’den itibaren önce Amerika’da daha sonra da Avrupa’da selüloit başlı
bebekler üretilmeye başlandı. Selüloit (selüloz) Amerika’da 19. yüzyılın sonunda
ortaya çıkmıştı. Ancak popüler olması 1930’lara doğru gerçekleşti. Selüloit,
pamuk artıklarıyla nitrik ve sülfirik asit karışı bir madde olarak kalıba
dökülebilme ve boyanabilme avantajına sahiptir. Almanya’da Rheinische Gummi ve
Celluloid Fabrik selüloit bebek yapımında en önde gelen firmalar oldular. Bu
madde 2. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar oyuncak bebek yapımında yaygın olarak
kullanıldı. Ancak bu tarihten sonra kolay tutuşan bir madde olduğu için güvenlik
nedeniyle yasaklanmıştır. Selüloit’in kullanımının yasaklanması ve giderek
azalması plastiği öne çıkarmış ve yaygınlaştırmıştır. Plastik malzemeden ilk
bebekler, 1947 yılında imal edilmiştir.
Bebekler, sadece çocukların oynaması için de üretilmiyordu. Örneğin manken
bebekler Paris’te ortaya çıkmıştı ve Paris modasını İngiliz saray kadınlarına
tanıtmak için kullanılıyordu. Barbie bebeklerin ilk kez ortaya çıkışı ise 1959
yılında gerçekleşmiştir. Bu bebekleri üretmenin temel amacı genç modasını yaymak
olmuş ve büyük bir ilgiyle kabul görmüştür. Barbie bebekler daha ilk yılında 350
bin satmıştır. Barbie bebeklerin atası 19. yüzyılda üretilen kâğıt bebeklerdir.
Takılıp çıkarılabilen kâğıttan giysilere sahip olan bu bebekler, genç modasını
tanıtmayı ve yaymayı amaçlayan barbie’lerin öncülü olarak kabul edilebilir.
[7]
1960’lı yıllarda plastik bebek, plastik oyuncaklar, teneke borazan gibi
oyuncakların yapımı ve bu oyuncaklar talep görürken, 1970’li yıllarda Türkiye’de
en uzun süre faaliyet gösteren oyuncak şirketlerinden Fatoş’un pelüş ve kumaştan
ürettiği oyuncaklara talep artar ve 1980’li yıllarda, zeka oyunlarına ilgi
artarak, eğitici ve elektronik oyuncakların yapımına geçilir. 1984 yılından
itibaren de oyuncaklar ithal edilmeye başlar ve yerli üretilen oyuncaklara da
giderek talep azalır.[1]
1960’lardan sonra bebek imalatı büyük bir devrim yaşamıştır. Bu tarihlerden
itibaren bebeklerin artık anne diyebildiğini, şarkı söyleyebildiğini, su
içebildiğini, çiş yapabildiğini görmek mümkün olmuştur. [7]
İlkel dönemlerde oyuncaklar, daha çok bir tapınma ya da büyü yapma
aracısıyken bugünün insanı oyuncak bebekleri, çocuk eğitimi ve eğlencesi için
kullanmaktadır. Kültürel ve toplumsal birçok öğeyi içerisinde barındıran oyuncak
bebekler, ait olduğu sosyal topluluğun günlük yaşamına dair birçok bilgiyi
barındırması anlamında tarihi bir belge niteliği taşıyabilmektedir. Bir oyuncak
bebek dikkatli incelendiğinde toplumun inanç sistemi, kültürü, sosyoekonomik
durumu hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlayan kültürel bir bellek olma özelliği
taşıyabilmektedir. Bu yönüyle oyuncak bebekler kimlik ve aidiyetin oluşması ve
sürdürülmesine oyun, oyuncak ve çocuk kültürü üzerinden katkı
sağlamaktadır.[8]
Perili ve Büyülü Bebekler
Perili bebek, bir şekilde lanetlendiği ya da sahiplenildiği bildirilen el
yapımı ya da üretilmiş bir oyuncak bebek ya da doldurulmuş bir hayvandır.[9]
En eski perili bebekler, erken dönem halkları tarafından dini ya da törensel
amaçlarla yaratılan kuklalar, heykelcikler ve vudu nesneleriydi. Bu geleneksel
nesneler, daha sonra çeşitli medeniyetler tarafından mistik ya da okült
amaçlarla kullanıldı.[10] Roma’da oyuncak bebekler, bir tanrı ya da tanrıça ile
bağlantı kurmak için büyülü ritüellerde oldukça sık kullanıldı.[11] Mısırlı
rahipler ve sihirbazlar, törensel amaçlarla, kötülükten bedeni kurtarmak ya da
tanrıların iradesine karşı gelenleri lanetlemek için sıklıkla oyuncak kuklalar
kullandılar.[12][9]
Psikolojik etkileri nedeniyle tarihi düzlemde evrensel olan oyuncak bebekler,
ilkel dönemde bir büyü aracı ya da büyünün kendisi olarak görülmüş ve insan
ruhuyla bağdaştırılmıştır.[8][13] Bu dönemin toplumlarında toplumlarda oyuncak
bebekler, bir büyü aracı ya da büyünün uygulandığı bir canlı olarak görülmekte
ve insan ruhunu sembolize etmektedir.[14]
İlk büyülü bebek vakası, 3. Ramses’in düşmanlarının balmumu kullanarak
Ramses’in tasvirini yaptıkları eski Mısır’a kadar uzanıyor. Bu ritüelde
kullanılan oyuncak bebeklerin canlı oldukları ve benzer şekilde doğum yapan
herkesi lanetlediği söylenmektedir. Eski Mısır oyuncak bebekleri, heykelleri ve
vudu bebeklerinin, diğer insanlara lanet yerleştirmek için kullanılan uzun
geçmişleri ve okült ile (olumsuz) ilişkileri nedeniyle genellikle lanetli
oldukları anlatılır.[15]
Wiccan inançlarına göre, oyuncak kuklalar, dini ya da geleneksel
amaçlarla bir topluluğun üyelerine lanet yerleştirmek için kullanılmıştır. En
eski heykelciklerden bazıları; Afrika, Kızılderili ve Avrupa kültürleri
tarafından kullanıldı. Avrupa kuklalarının kökleri, onları törensel amaçlarla
kullanan erken Germen ve İskandinav kabilelerine dayanıyor. Modern zaman
wiccaları, bu uygulamayı kendi kullanımları için uyarladılar. Çoğu Wicca, bir
kuklanın bir kişinin sembolik bir temsili olduğuna inanır ve kukla üzerinde,
hedeflenen kişiyi etkileyebilecek her şeyi bir şifa ritüeli gibi vücudunun
dışına aktarmak için büyüler ve diğer eylemler gerçekleştirilir.[10] Kongolu
“nkisi” heykelcikleri ve Benin ve Togo’nun Vodun geleneklerinde kullanılan bocio
heykelcikleri, “iyileştirebilen ya da koruyabilen” “ruhu somutlaştıran”
kuvvetleri olduğuna inanılan Batı ve Orta Afrika’nın geleneksel heykelimsi
bebekleridir.[16] Voodoo bebekleri, oldukça modern tuhaf öğelerdir.[9]
18. ve 19. yüzyıllarda, oyuncak bebekler daha gerçekçi hale geldikçe ve
otomatlar daha hünerli beceriler sergiledikçe, sanatçılar ve yazarlar bunun
dehşetini hemen keşfetmeye başladılar. Alman yazar Ernst Theodor Amadeus
Hoffmann’ın hikayeleri, yaygın olarak ürkütücü otomat / oyuncak bebek türünün
başlangıcı olarak görülüyor; Jentsch ve Freud, Hoffman’ın “The Sandman” adlı
kitabını tekinsiz bir vaka çalışması olarak kullandılar.
The story, published
in 1816, involves a traumatized young man who discovers that the object of his
affection is in fact a clever wind-up doll, the work of a sinister alchemist who
may or may not have murdered the young man’s father; it drives him mad. The
horror in this story turned on the deceptive attractiveness of the girl, rather
than any innate murderousness in her; for the 19th century, creepy dolls stories
tended to be about the malevolence of the maker than the doll itself.
In the 20th century, creepy dolls became more actively homicidal, as
motion picture technology transformed the safely inanimate into the dangerously
animate. Some evil dolls still had an evil human behind them: Dracula director
Tod Browning’s 1936 The Devil-Doll featured Lionel Barrymore as man wrongly
convicted of murder who turns two living humans into doll-sized assassins to
wreak his revenge on the men who framed him. But then there was The Twilight
Zone’s murderous Talky Tina, inspired by one of the most popular and influential
dolls of the 20th century, Chatty Cathy – “My name is Talky Tina and you’d
better be nice to me!”; the evil clown doll from Poltergeist, cannily marrying
two creepy memes for maximum terror; and of course, Chucky, the My Buddy clone
possessed by the soul of a serial killer in the Child’s Play series. The 1980s
and 1990s saw dozens of B-movie variations on the homicidal doll theme: Dolly
Dearest, Demonic Toys, Blood Dolls. In 2005, the evil denizens of the Doll
Graveyard came back for teenaged souls (and eyeballs, it appears); in 2007,
homicidal ventriloquist dummies were going around ripping people’s tongues out
in Dead Silence.[17]
İnsanların oyuncak bebekleri neden “tüyler ürpertici” olarak algıladıklarına
dair araştırmalar, bazı farklı sonuçlar ortaya koyuyor. Psikolog Frank McAndrew
tarafından 2013 yılında yapılan bir araştırma, bebek toplamayı bir bireyin sahip
olabileceği en ürkütücü hobilerden biri olarak nitelendirdi.
Of the topic of
creepiness McAndrew stated that it was related to uncertainty, as something
“might be dangerous but you’re not sure it is” In a 2015 article for Smithsonian.com,
writer Linda Rodriguez McRobbie stated that “Dolls inhabit this area of
uncertainty largely because they look human but we know they are not”
Since the doll lacks ability to mimic, human brains at the most basic
evolutionary tactic remain suspicious of whether or not it is human since they
may expect the doll to mimic their own actions. This leads to feelings of
physical coldness when the doll does not act the way one thinks it should.
[16][9]
Korkulan oyuncak bebeklerin belki de en çok bilineni çocuk oyunu filmi ve
serisidir. Tom Holland’ın yönettiği korku filmlerinin önemli örneklerinden biri
olan çocuk oyunu, meşhur korku karakteri Chucky’nin cinayetlerini konu alır.
Chicago’nun güney taraflarında Charles Lee Ray adlı bir seri katil, Mike Norris
isimli bir dedektif tarafından vurulur. Gizlice bir oyuncak dükkanına girmeyi
başaran Charles, ruhunu dükkandaki meşhur oyuncak “good guy oyuncaklarından
birine aktarır. Chucky artık en kısa zamanda ruhunu tekrar aktarabileceği canlı
bir kurban bulmalıdır… Karen Barclay, 6. yaşını kutlayacak olan oğlu Andy’e çok
istediği “good guy” oyuncaklarından alamadığı için üzgündür. Karen ve en yakın
arkadaşı Maggie en sonunda aradıkları oyuncağı bir dükkanda bulurlar. O gece
Maggie’nin Andy’e bakıcılık yapması gerekmektedir. Ama Andy ve Maggy evde yalnız
değillerdir. Chucky , kendini ilk kez o gece belli eder ve korkunç olaylar
başlar.[18]
Batı Celebes’te bir bölge olan Bolang Mongondo’da her türlü hastalık,
hastanın ruhunu kaçırmış olan ata ruhlarına yorulur. Bu yüzden de amaç hastanın
ruhunu geri getirmek ve acı çeken insanın bedenine yerleştirmektir. Hasta bir
çocuğu iyileştirme çabalarına gözüyle tanık olmuş biri bunu söyle anlatıyor:
Hekimlik yapan rahibeler bezden bir bebek yapıp yaslı bir kadının dik tuttuğu
bir mızrağın ucuna bağladılar. Rahibeler bu bez bebeğin çevresinde dans ediyor,
büyülü sözler söylüyor, bir köpeği çağırır gibi ses çıkarıyorlardı. Sonra yaslı
kadın, rahibeler bebeğe erişebilsin diye mızrağın ucunu biraz aşağıya indirdi.
Bu sırada hasta çocuğun ruhunun bebeğin içinde olduğu varsayılıyordu, büyüyle
getirilmişti oraya. Rahibeler ayaklarının ucuna basarak dikkatle yaklaştılar ona
ve ruhu yakalayıp ellerinde sallamakta oldukları çok renkli kumaşların içine
koydular. Daha sonra ruhu çocuğun basına yatırdılar, yani çocuğun basını ruhun
içende bulunduğu kumaşlara sardılar ve bir süre ellerini hastanın bası üzerinde
tutarak büyük bir ciddiyetle hareketsiz durdular. Birden bir silkinme oldu,
rahibeler fısıldaşıyor ve baslarını sallıyorlardı, kumaş çözüldü-ruh kaçmıştı.
Rahibeler evin çevresinde defalarca dönerek ruhun peşine düştüler, gıdaklıyor,
tavukları kümese sokuyorlarmış gibi hareketler yapıyorlardı. Sonunda merdivenin
dibinde yakaladılar ruhu ve eskisi gibi sahibine verdiler. Avustralyalı bir
büyücü hekim, hasta bir adamın kayıp ruhunu hemen hemen aynı şekilde bir
kuklanın içine sokar ve kuklayı onun göğsüne bastırarak ruhu eski yerine
koyar.[19][20]

Lomé fetiş pazarı.
Batı Afrika Fetiş Büyüsü
Fetişizm Merriam-Webster tarafından sahibini koruması ya da ona yardım etmesi
için büyülü güce sahip olduğuna inanılan bir nesneye tapmak olarak tanımlanır.
Batı Afrika kültüründe, evlerin içine ya da etrafına yerleştirilmiş bebekleri
kullanırlardı ve bir başkasına verilen her dilek ya da zarar için bebeğin
vücuduna bir çivi çakılırdı. Ek olarak, tavuk kanı ve diğer çeşitli sıvılar
genellikle bebeğin vücuduna dökülür ve kötü niyetli bir ambiyansa sahip olduğu
anlatılır. Afrika kültürünün yabancılaşması nedeniyle, 16. ve 17. yüzyıllarda
Avrupalılar bu nesnelere karşı dikkatli olmaya başladılar ve bunların
büyücülüğün kanıtı olduğuna inandılar. [9]

Oyuncak bebek adası, Meksika
Oyuncak Bebekler Adası
Her yıl yüzlerce fotoğrafçı ve heyecan arayan kişi, Meksika’nın başkenti
Mexico City’nin kalbindeki Bebek Adası’na seyahat ediyor; buna rağmen ada,
hiçbir zaman bir cazibe merkezi olamadı. Mexico City’den iki saatlik bir kanal
yolculuğu ile ulaşılan adanın gerçek adı La Isla de las Muñecas. Çürümeye yüz
tutmuş binlerce oyuncak bebeğin ağaçlarından ve binalarından sarktığı ada,
perili filmlerden bir sahneyi andırıyor.
Yerel efsaneye göre, 1950 yılında Don Julian Santana isimli bir adam, kız
arkadaşı tarafından bir başka erkek için terk edildikten sonra bu adaya taşınıp
bekçilik yapmaya başladı. Bir gün ise adanın etrafındaki kanallardan birinde
boğulmuş bir kız çocuğu ve bir bebek buldu. Kızın ruhunun adaya musallat
olduğuna inanan Santana, kızgın ruhu yatıştırmanın yolunu o günden itibaren
bulduğu tüm oyuncak bebekleri ağaçlara ve binalara asmakta buldu. Ve bugün adada
binlerce oyuncak bebek, kızın ruhunu sakinleştirmek için nöbet tutmaya devam
ediyor. Hikayenin daha rahatsız edici tarafı ise Santana’nın, 50 yıl sonra, ölü
kızı bulduğu yerde ve onunla benzer şekilde ölmesi. Bu ürkütücü tesadüfün
üzerine yerli halk, bir gece bebeklerin canlanıp, intikam için harekete
geçeceğine inanmaya başladı. Daha tuhaf olanı ise burayı ziyaret edenlerin
geceleri fısıltılar duyduklarını ve bebeklerin gözleri ile kendilerini takip
ettiklerini söylemesi.[21]
Kaçina Bebekleri
Hopi’nin ruhunu temsil eden bu bebekler, temelde kabile çocuklarına hediye
olarak hazırlanmışlardı ve hepsinin farklı bir anlam ve önemi vardı. Kızılderili
geleneklerine göre Kaçinalar San Francisco’da ve Arizona’nın eteklerinde gezinen
kutsal ruhları taşımaktaydı. Seremoniyal olaylarda, maskeli Hopi Pueblolar
ruhları simgeler ve geleneksel danslar arasında şekerle ve farklı tarzda
oyuncaklarla beraber bu bebekleri çocuklara dağıtırlardı. Kaçinalar tanrıların,
hayvanların ya da özel güçleriyle bilinen ölmüş kabile üyelerinin ruhu olarak
düşünülürlerdi.[22]
Ünlü Perili Bebekler
Genel olarak perili oyuncak bebekler ya da lanetli nesnelerin hikayeleri uzun
bir geçmişe sahip olsa da, son yıllarda popüler kültürde bir dizi sözde perili
bebek ortaya çıkmıştır.[9]
1. Alice
Washington’da (ABD) oturan sahibinin evinde sakladığı Alice, sahibine onun
ninesinden miras kalmış. Mirasın bir bölümü de ninenin torununa “Alice’nin içinde
benim en iyi arkadaşımın ruhu yaşıyor.” sözleri olmuş.
Alice’nin sebep olduğu açıklanamayan olaylar gece akla getirilmeyecek cinsten.
Alice’yi kulağınıza yaklaştırırsanız, “Yalnız kalmak ve acı çekmek istiyorum”
diye fısıldadığını duyabilir, odada yürürken bir köşeden gözleri ile sizi takip
ettiğini fark edebilirsiniz. Hatta söylenene göre, taş bebeğin yüz ifadesi bile
odaya giren insandan insana değişebiliyormuş.[23]
2. Amanda
“Amanda” isimli perili bebek, Atlanta Georgia’da kapalı bir yerde muhafaza
edilmekte. Aslında o, 3 yıl önce eBay’de satılan bir perili bebek olmakla
beraber, defalarca el değiştirdi. Bu perili bebek, çocuğunuz için istediğiniz
bir çocuk oyuncak ya da sevimli bir arkadaş değildi. Atlanta da bulunan
Paranormal Araştırmacı Reggie Jacobs, bu gibi perili bebekler hakkında birçok
defa farklı halklar ve kültürler üzerinde araştırma yaptığını ve tüm bu
araştırmalar sonucunda perili bebeklerin gerçek olduğuna inandığını söyledi.
[18]
Bu özel perili bebek yüzü, Heinrich Handwerck tarafından tasarlandı, ancak
1885’ten beri kreasyonlarında kullanılan bisque kafaları, 1869’da kurulan ve
Almanya’nın Thuringia eyaletinin Gräfenhain kentindeki ünlü Simon & Halbig
Şirketi tarafından yapıldı. Heinrich Handwerck oyuncak bebeklerinde bulunan
kafaların çoğu aslında porselenden etkilenen “Simon Halbig” adını taşıyor, ancak
bu hususi örnek değil.
Amanda’nın yakın zamandaki hayatı aslında Ebay’e kadar uzanabilir, ancak
bundan daha fazla olamaz. Ona sahip olduğu söylenen hayalet sizden hoşlanmıyorsa
çok aktiftir. Mutluysa, orada oturup boşluğa bakar. Ancak yola devam etmeye
hazır olduğunda, bir kez daha el değiştirilinceye kadar kadar yaşadığı evde
kargaşa çıkarmaya başlar.[24]
Amanda nın son sahiplerinden olan yalnız yaşayan bir kadın, bebeğe
dokunduktan sonra kabuslar görmeye başladığını anlattı. Bazen de kendini
istemsiz olarak Amanda ile konuşurken bulduğunu. Gözleri ile onu seyrettiğini ve
dinlediğini belirtti. Bir gece soğukta ayaklarında bir şeyler hissetti ve ışığı
yakıp baktığında ayaklarında çizikler olduğunu gördü, korkup telefonla ambulans
ı arayacağı sırada ayaklarındaki çiziklerin geçmiş olduğunu hissetti.[18]
Bebeğin diğer eski sahipleri, Amanda hayatlarına girdikten sonra kötü şanstan
bahsediyor. Bir sahibi, tek başına yaşamasına rağmen, bebeğin genellikle evinin
farklı yerlere taşınmış gibi göründüğünün hikayesini anlatıyor.[24]
3. Anna Joliet
“Anna Joliet” adında lanetli bir oyuncak bebeğin sahibi olan aile, onu dört
nesildir ellerinde tutmakta; çünkü onu attıkları, ya da zarar verdikleri zaman,
lanetin büyüyeceğinden korkmaktalar. Bu, Anna’nın içinde bulunduğu ailenin
kadınlarının ürkütücü bir geleneği olmuş durumda.
Aile içindeki kadınlar çoğunlukla iki çocuk dünyaya getirmekte, bunların biri
oğlan ve biri kız. Oğlan olan bebekler, doğumun üçüncü gününde belirli bir sebep
olmadan ölmekte. Aile, buna üzerlerinde olan bir lanete ve kaderlerine
bağlamakta. İşin korkutucu yanı ise ölen oğlan çocuğunun ruhunun daha sonra ölen
diğer çocukların ruhları ile beraber ailenin mirası olan bebeğe aktarılıp onun
içinde mühürlü olduğuna inanıyorlar.
Anna Joliet’in aileye verilişinin hikayesi, intikamcı bir aile dostu
tarafından ailenin büyük-büyükannesine verilmesiyle başlıyor. Büyük-büyükanne,
bir oğlan çocuğu doğuruyor ve üç gün sonra bebek ölüyor. Bu lanetli gelenek,
bugüne kadar devam ediyor. Bazen bebeğin içinden çığlıklara benzeyen farklı
sesler geldiği söyleniyor. Aile, çığlıkları ve çığlıkların o yıl kaybedilen
bebeklerden geldiğini ve herkesin buna şahit olduğunu söylüyor. İşin ilginç yanı
ise ailenin pek çok yakın dostunun da bu olaya şahit olmaları.[18]
4. Annabelle
Annabelle, Ed ve Lorraine Warren tarafından perili olduğu [25] ve kötü bir
iblis tarafından ele geçirildiği [26] iddia edilen bir Raggedy Ann bebeğidir
[25] ve Amerika’nın Connecticut eyaletinin Monroe kentindeki Warren Doğaüstü
Müzesi’nde sergilenmektedir.[27][9]
Annabelle, “The Conjuring” ve “Annabelle” gibi filmler sayesinde oyuncak
bebek türünün en ünlülerinden biridir.[26] Annabelle, 1970 yılında öğrenci
hemşiresi olan Deidre Bernard’a annesi tarafından hediye edilmiş. Ancak,
Annabelle’nin tuhaf davranışlarını fark etmeleri uzun sürmemiş. Warren çiftinin
söylediğine göre bebek, evin içerisinde konum değiştiriyordu.
Annabelle bebeğini satın almak isteyen biri, Ed ve Lorraine’nin damadı Tony
Spera’ya 1 milyon dolar teklif etmiş; Spera ise, bebeği kutudan çıkarmanın
toplum için tehlikeli olduğunu söyleyerek bu teklifi reddetmiştir.
Filmlerde yer alan korkutucu görünümlü bebeğin aksine, gerçek hayattaki
Annabelle bir Raggedy Ann bebeğidir. Raggedy Ann, Amerikalı Yazar Johnny
Gruelle’in çocuklar için yazdığı kitapta ortaya çıkan bir karakterdir. Aslında
filmdeki gibi, dev bir cam vitrinde değil çoğunluğu ahşaptan yapılmış bir kutuda
saklanmaktadır.
Ancak tıpkı filmdeki gibi, Annabelle’nin içinde bulunduğu kutunun üzerinde de
bir uyarı mesajı yer almaktadır. Kutunun üzerine bir de tarot şeytan kartı
yerleştirilmiştir.
Anlatılanlara göre, yıllar önce yaşanan bir olayda, müzeyi ziyaret eden bir
kişi uyarıları görmezden gelerek, Annabelle’nin tutulduğu kutuya çarpmıştır.
Kısa bir süre sonra ise, kutuya çarpan kişinin motorsiklet kazasında öldüğü
iddia edilmektedir.
Yine anlatılanlara göre Warren’in evini ziyaret eden bir rahip ise, Tanrı’nın
şeytandan daha güçlü olduğunu ifade ederek Annabelle’yi fırlatmıştır. Rahip,
Warren’lerden dönerken ciddi bir trafik kazası geçirmiştir.[28]
5. Elmo
Susam Sokağı karakterlerinden Elmo’nun, oynayan çocuğun ismini söyleyebilen
oyuncakları 1996’dan beri çocukların hizmetinde. Ancak 2008 yılında satın alınan
bir kopya, internette infial yarattı...
Bowman ailesinin erkek çocukları James’e aldıkları Elmo oyuncağı, pilleri
bitene kadar oldukça sıkıntısız çalışmaktaydı. Piller bitti, yeni piller
takıldı... Elmo oyuncağı bu pil değişikliğinin ardından, James’in adını
söylerken başına bir kelime daha eklemeye başladı: “Kill James” (James’i öldür).
Hatta bir cümle daha söyleyebilmeye başladı: “Who wants to die?” (Kim ölmek
ister?)
Bu olayın internette duyulmasının ve haber bültenlerine konu olmasının hemen
ardından, üretici firma Fischer-Price Bowman ailesine oyuncak bebeği değiştirme
ve tazminat teklif etti.[29]
6. Emilia
İlk olarak 1800’lerin sonlarında İtalya Kralı’na hediye edilen Emilia,
dünyanın en eski lanetli oyuncak bebeklerinden biri.
Kral, ölümünden hemen önce yakın bir arkadaşına emanet etti Emilia’yı.
Arkadaşı da Emilia’yı küçük kızı Marie’ye verdi... Marie, oyuncak bebeğini çok
sevdi. O kadar sevdi ki; 2. Dünya Savaşı esnasına Marie’nin dadısı Emilia’yı
patlamadan kurtarmaya çalışırken hayatını kaybetti.
O günkü patlamada oyuncak bebek Emilia’nın ses kutusu ve gözlerini hareket
ettirdikçe açıp kapamasına yarayan fiziksel sistem tamamen bozuldu.
Bütün sistemleri bozulmasına rağmen 2. Dünya Savaşı’nın ardından yıllar
boyunca, Emilia’nın her gece gözlerini açıp kapadığı, bazen de İtalyanca
ağlayarak annesine seslendiği iddia ediliyor... [29]
7. Harold
Harold, bize “Oh, aman Allah’ım” dememize neden olan şeylerin başında
geliyor. Oyuncak bebek, 2003 yılında eBay’de listelendi. Burada satıcının
evindeki bu oyuncak bebeğin varlığının kedilerinin ölümüne, ilişkilerinin sona
ermesine, kronik migrenlere neden olduğunu iddia ettiği ve hatta satıcının
bodrumlarında oynayan çocukların bedensiz seslerini bile duyduğu iddia edildi.
Harold, sonraki birkaç yıl boyunca sürekli el değiştirdi. Harold’un çeşitli
ölümlere ve hastalıklara neden olduğu söyleniyor. Bebeğin son sahibi, bebeği
kovduğunu iddia eden ve Harold hakkında bir daha asla konuşmayacağına yemin eden
Anthony Quinata idi.[30]
8. La Pascualita
Bu küçük hanımefendi, 80 yılı aşkın süredir Meksika’nın Chihuahua kentindeki
La Popular gelin dükkanının vitrininde duruyor. Yerli halk, başlangıçta onun
canlı görünümü ve taşıdığı sahibinin merhum kızına çarpıcı benzerlikten
rahatsızdı.[30]
İddialara göre bu manken, mağazanın sahibi Pascuala Esparza’nın kızıydı. Kız,
evlenmeden kısa bir süre önce zehirli bir örümceğin sokması sonucu hayatını
kaybedince, anne Pascuala’nın kızını mumyalayıp, ölümsüzleştirmeye çalıştığı
iddia ediliyordu.[31]
Böylece mankenin aslında genç kadının mumyalanmış cesedi olduğu söylentisi
hızla yayıldı.[30] O dönem Pascuala iddiaları yalanlasa da, halk ona inanmamayı
tercih etti. Zamanla Pascuala’nın kızının adı unutulurken, Pascuala’ya oldukça
benzediği söylenen mağaza vitrinindeki bu gizemli manken “La Pascualita” (Küçük
Pascuala) olarak anılmaya başlandı.[31]
La Pascualita, bugün, ince çizgiler, ince saçlar ve tırnaklarla kaplı varisli
damarlarına, çekici gözlerine ve ürkütücü gerçekçi ellerine göz atmayı uman
turistleri cezbetmektedir.[30]
Mağazayı daha sonra devralanlar da bu ürkütücü mankeni vitrinden indirmezken,
mankenin detayları, parmak ve tırnaklarının gerçekçiliği herkesi şaşkına
çeviriyordu.
Mağaza çalışanlarından biri, La Pascualita’nın yanına yaklaşamadığını, ancak
mankenin ayaklarında ince varis damarlarının bile bulunduğunu gördüğünü
söylüyor. Diğer popüler söylentiler arasında, mankenin bakışlarıyla etrafta olan
biteni izlediği ve geceleri vitrinde pozisyon değiştirdiği gibi olaylar var.
Hikayenin gerçekliği kesin olarak bilinemese de, La Pascualita’nın ünü artık
ülke sınırlarını aşmış durumda.[31]
9. Letta
Avustralya’nın Queensland eyaletinin Brisbane kentinden Kerry Walton,
1972’de, Avustralya’nın Wagga Wagga kentindeki terk edilmiş bir binayı ziyaret
ederken bulduğunu iddia ettiği bir oyuncak bebekle bir dizi televizyon
programında yer almıştır. [32] Walton, doğaüstü özelliklerinden dolayı bu
oyuncak bebeğe “Letta Me Out” adını verdi.[33] Kerry, bebeğin insanların önünde
hareket ettiğini gördüğünü ve bebeğin evin etrafında gözle görülür sıyrık izleri
bıraktığını iddia ediyor. Letta bebek, şu anda Queensland’ın Warwick kentinde
yaşayan Kerry’ye aittir.[34][9]
Bazı insanlar ve araştırmacılar, bebeğin Romen bir Çingene tarafından yıllar
önce boğmuş oğlu için yapıldığına inanıyor. Aynı zamanda insanlar, bu
Çingene’nin oğlunun ruhunun şimdi bu bebekte yaşadığına inanmakta. Bebeğe Letta
ya da Ledda isminin verilmesinin nedeni, bu ismin Avrupa Çingenelerine miras bir
ad olması.
Bebeğin kendi kendine hareket ettiği, oturmuş olarak konduğunda farklı bir
yerde görüldüğü söyleniyor. Ayrıca bebeğin bir odaya girdiğinde asılı resimlerin
duvardan kaydığı da söylenmekte. Bebeğin başında gerçek insan saçı bulunmakta.
Bunun dışında kafa derisi altında insan beyninin bir benzeri gibi şekil
olduğunu, hayvanların genellikle onunla temas ettiği zaman bebeğe saldırmadığını
ve insanların bebeği görünce onlara korku ya da üzüntü hissettirdiği
söylenmekte.[18]
10. Lily
Historians have tracked Lily’s background to the early 1600s, discovering
tales of mystical practices, pagan rituals, and warding rights imported from
Europe by the Dutch Colonists of Lower Manhattan. Handmade figurines like Lily
were left out to scare off local spirits and new world ghosts, an archaic custom
dating back to the Vikings and the Romans.
Orijinal Lily, sahibi tarafından doğaüstü bir araştırma kuruluşuna teslim edildi:
“I found her outside my door one morning, with a note that said to not put
her by mirrors or in the same room I sleep in. I gave her a flashlight so she
could drain the batteries, but instead, she made my lights flicker at night. My
cat would not go near her, and my dog would just stare. At times I would be
woken up from a dead sleep smelling burnt toast, or sometimes a sweet fruity
smell. Her favorite color is red. That is all I know.”
Oyuncak bebek garip davranmaya ve aşırı derecede sinir bozucu paranormal hisler yaymaya başladı. Araştırma grubu, orijinal şablonu kullanarak bebekleri seri üretmeye başladı. Şu anda, Cadılar Bayramı için bir Lily bebeğe sahip olabilirsiniz. [26]
11. Mandy
1910-1920 yılları arasında İngiltere ya da Almanya’da üretilen Mandy, 1991’de
British Columbia’daki Quesnel Müzesi’ne bağışlanan porselen bir oyuncak
bebeğidir. Mandy’nin ayrıca doğaüstü güçlere sahip olduğu söyleniyor.[33]
Mandy’nin odaya girdiklerinde ziyaretçileri takip ettiği iddia ediliyor. Oyuncak
bebek, Montel Williams Show’da müze küratörü ve bebeğin bağışçısının yanında
göründüğünde ün kazandı.[35][9]
Anlatılanlara göre o dönemlerde yaşlı olan bir adam kış aylarında bir gün
sokak arasında yürürken boş bir evden bebek ağlama sesi duyar ve merak duygusu
ile o eve girer. Evin içinde ağlayan bebeği bulmaya çalışırken bodrum katından
geldiğini anlar ve kapıyı açmaya çalışır. Hiç beklemediği bir manzara ile
karşılaşır ve anne ile küçük bebeğinin bu ıssız bodrum katında cansız
bedenlerini bulur. Adamın dikkatini çeken bir detay daha vardır: Porselen bir
bebek...
Ev, yıllar sonra bir kadına satılır içindekiler ile birlikte. Mandy de bu
kadının olmuştur. Zaman geçtikçe porselen bebek kadına fazlasıyla huzursuzluk
vermiştir ki kadın evi satmaya karar verir. Bu ev daha sonra ikiz bebekleri olan
bir aileye satılmıştır ve bu ailede bu evden rahatsız olmuştur. Bu evde vakit
geçiren ailelerin ortak söylediği ise bodrum katından gelen bir bebeğin ağlama
sesleriydi. Ağlama sesleri hiç kesilmemişti. Bodrumu kontrol etmek için
indiklerinde hiçbir şey bulamamışlardır. Yukarı kata çıktıklarında ses tekrar
duyulmaya başlar ve camların kendiliğinden açıldığını fark ederler. Sonraki
zamanlarda aile, ikiz çocuklarını çocuk felcinden kaybederler.
1991 yılında bu lanetli olduğu düşünülen oyuncak bebeği de Kanada’da bulunan
Quesnel Müzesi’ne bağışlamaya karar verirler. Bebek, evden gittikten sonra
ağlama sesi kesilir ve müze bebeği kabul eder. Asıl olaylar o zaman başlar.
Güzelliği ile ön plana çıkan bu porselen bebeğin yüzünün sağ tarafında ufak
çatlaklar ve kırıklar vardır. Müzede ki ilk gecesinde prosedür gereği bebeğin
üzerinde kumaştan bir elbise vardır ve bebek bir gece boyunca plastik torba
içinde bulundurulmuştur. Bu nedenle kumaşın üzerinde haşere olmasına karşın
önlem alınmıştır. O gece müzede çalışan bir görevli sabaha kadar bebeğin
poşetinden hışırtı sesleri geldiğini söyler.
Oyuncak bebek Mandy’nin de ufak bir oyuncağı bir kuzu vardır. Bebek yalnızlık
çekmesin diye müzede ki görevliler tarafından Mandy’nin yanına konulur. Müzedeki
ilk zamanlarında Mandy kuzusu ile birlikte cam bir fanus içerisinde sergilenmek
için hazırlanır. Ertesi gün müzede çalışan görevliler geldiğinde kuzunun fanusun
dışında yerde bulunmuştur. Müzede görevli olan pek çok çalışan açıklanamayan
olaylara şahit olmuşlardır. Mandy’nin sergilendiği odada dolaşan görevliler cama
vurulma sesi geldiğini ancak baktıklarında sesin kesildiğini ancak Mandy’nin
elinin cama dokunur vaziyette bulduklarını söylerler. Müzede çalışan görevliler
özellikle geceleri müzede ayak sesleri duyduklarını ve ağlama sesi geldiğini
söylerler. Kısacası Mandy’nin bulunduğu evde yaşananların müzede de yaşanmaya
başladığı fark edilmektedir. Mandy’nin yanına başka bir oyuncak bebek konulmak
istenmemiştir çünkü bir şekilde Mandy’nin o oyuncak bebeğe zarar vereceğine
inanılır.[36]
12. Okiku
Modern Japon folkloruna göre, 1918’de Eikichi Suzuki adında 17 yaşında bir
genç kız, küçük kız kardeşi Kukiku için Hokkaido’dan büyük bir oyuncak bebek
satın aldı.[37] İkisi, birbirinden ayrılamaz hale geldi ve Okiku, bebeğe kendi
adını verdi.
Yaklaşık 40 cm uzunluğunda ve klasik bir kimono ile bol dökümlü bebek çok
güzeldi. Saçları kuzgun siyahıydı ve geleneksel bir ‘okappa’ saç stilinde kabaca
omuz uzunluğunda kırpılmıştı. Birkaç yıl sonra Okiku öldü.[26]
Okiku öldüğünde ailesi, Kukiku’nun ruhunun oyuncak bebekte yaşadığına ve
oyuncak bebeğin saçlarının uzadığına inanmaya başladı. Oyuncak bebeğin, şu anda
Hokkaido’daki Mannenji Tapınağı’nda olduğu ve burada bir rahibin Okiku bebeğin
hala büyüyen saçlarını düzenli olarak kestiği iddia ediliyor.[37][9]
Kimse bebeğin saçının büyümeye devam etme nedenini tam olarak
açıklayamamıştır. Ancak, bebeğin bilimsel bir inceleme sonucunda saçlarının
gerçekten genç bir kız çocuğuna ait olduğunu sonucuna varılmıştır.[18]
13. Peggy
Paranormal araştırmacılar, Yahudi kaynaklı perili bir bebekten bahsediyorlar
ve iddiaya göre bu bebeğe uzun süreli bakan insanların bir kısmında migren ve
göğüs ağrıları görülüyor.
Araştırmacılar da dahil olmak üzere birçok insan, bebekte paranormal
bağlantılar olduğuna inanıyor. İngiliz paranormal araştırmacı Jayne Harris, “Biz
bebekte muhtemel büyüsel ve musallat unsuru olabilecek bir bağlantı aradığımızda
vücudunda kazınmış halde bir ‘yıldız’ ve ‘David’ ismini bulduk.” diyor.
Harris Perili Bebekler adında bir organizasyon, perili olduğu iddia edilen
Peggy adlı bu Yahudi oyuncak bebeğini inceledi. Araştırmayı yürüten ekip, Perili
bebeğin sahibinin ölen kuzeni Kelly’nin ölümünden beri bu olayların yaşandığını
ve bunun bir musallat olayı yada “ruh eki” olayı olabileceğini belirttiler.
Pek çok insan, perili bebek Peggy’nin fotoğraf ve videolarını gördükten sonra
göğüs ağrıları, bulantı, baş ağrısı ve anksiyetik duygular hissettiklerini
söylediler. Bazıları ise yanıp sönen vizyonlar yaşadığını bildirdi. Başka bir
iddiaya göre bir kişi, Peggy’nin videosunu gördükten sonra kalp krizi geçirdi.
Harris Perili Bebekler organizasyon, 80’e yakın denekte fotoğraf ya da Peggy
videoları görünce benzer deneyimler yaşandığını söylüyor.
Deneklerin arasındaki bir kadın, bilgisayarında Peggy’nin fotoğrafını
açtığında, resmin ve ekranın donduğunu, odanın içinin birden soğuduğunu, daha
sonra odasında birisini hissettiğini ve bir şeyin oda içinde dolaştığını
duyduğunu söylüyor. Başka bir kadın ise resme baktığı gece odanın ampullerinin
patladığını ve Peggy hakkında konuştuktan sonra evinde bir varlığın dolaşmaya
başladığını anlatıyor. Peggy’nin muhtemelen Yahudi kökenli bir Holokost
kurbanının bebeği olduğuna inanılıyor. [18]
14. Pulau Ubin Barbie
Bir Singapur efsanesine göre Pulau Ubin Barbie, bir anıt tapınağında
sergilenen ve doğaüstü güçlere sahip olduğu söylenen bir Barbie
bebeğidir.[38][33][9]
Hikaye, 1914’te 1. Dünya Savaşı sırasında başlar. İddiaya göre İngilizler,
Singapur’da casus olduklarını sandıkları bir Alman çifti tutuklarlar. Çiftin
kızı ise oradan ayrılıp kaçmayı başarır. Pulau Ubin’deki dik bir uçurumdan
atlayıp yere çarparak ölür.
Yerli halk, onun anısına porselen bir sunak ve içine üzerinde haç olan bir
barbie bebek inşa eder. Bu oyuncak bebeğin perili olduğu iddia edilir ve zamanla
yerel bir tanrıça haline gelir. Doğası gereği yardımsever olan oyuncak bebeğin,
halka yardım ettiğine ve onları talihsizliğe karşı koruduğuna inanılır. Her yıl
bir festival düzenlenmekte ve bu oyuncak bebeğe adaklar sunulmaktadır. [26]
15. Pupa
İnternette yayınlanan hikayelere göre Pupa, ölen bir İtalyan kızın “ruhunu
içerdiği” söylenen bir oyuncak bebek.[33][9]
Pupa, 2005 yılında ölünceye kadar 1920 tarihinde bir çocuğa verildi ve o
günden itibaren sahiplenildi. Çocuk ve Pupa, zamanında İtalya’nın Trieste
şehrinde yaşadı. Pupa, yaklaşık 14 santim boyunda. Başı, kolları ve bacakları
keçeden yapılmıştı. Saçı gerçek insan saçından yapılmıştı. Sahibi, onu hayatı
boyunca sakladı. Bebek, önce İtalya’ya, oradan Avrupa’ya ve tekrar İtalya’dan
ABD’ye gitti ve nihayet geri ABD’de yolculuğu son buldu. Pupa’nın orijinal
giysisi, hala keçeden yapılmış bir mavi takım elbisedir.
Orjinal sahibi Pupa’nın canlı olduğunu ve bir zihni olduğunu söyledi. Onun en
iyi arkadaşı ve en sevilen sırdaşı olduğunu, ayrıca ona büyük çocukların
hikayelerini anlattığını belirtti.
2005 yılında orijinal sahibinin vefatından beri aile, perili bebeğin çok
aktif hale geldiğini bildirmiştir. Onu koydukları camekanın camında beyaz
buğular oluştuğunu ve küçük bir çocuğun parmağı ile “Pupa” ve “nefret”
kelimelerin bu buharlı cama yazılı olduğu görmüşlerdir. Pupa’nın kendi kendine
hareket ettiği söyleniyor. Bir çok kez aile, Pupa’nın konulduğu camekanından
geçerken birisinin cama dokunması gibi bir ses duyduklarını bildirmiştir.
Ailesinin bir üyesi, bebek ayağa yükselirken kamera ile bu durumu ve yürüyüşü
yakalamayı başarmış. Ancak o video, Youtube üzerine sadece üç kez izlenebilmiş.
Daha sonra video sonunda gizemli kalın beyaz film ile “Pupa Hayır!” diye çocuksu
bir el yazısı, filmi karalanmış. Şu anda bebeğin nerde olduğu
bilinmemektedir.[18]
16. Robert
Robert, bir zamanlar Key Westli ressam ve yazar Robert Eugene Otto’ya ait
olan ve şu anda Amerika’nın Florida eyaletindeki Key West Martello Müzesi’nde
sergilenen bir oyuncak bebektir.[39][40][9] Ruhlar tarafından ele geçirildiği
iddia edilmiştir.[26]
Robert’ın giydiği denizci kıyafetinin, bir zamanlar Otto’nun giydiği çocukluk
kıyafetlerinden biri olduğuna inanılıyor. Otto zamanında geliri iyi olan bir
ailenin ferdiydi. Efsaneye göre Otto ve ailesi, Florida’da yaşıyordu. Evleri
Eaton Simonton caddelerinin köşesinde bulunuyordu. Otto ailesinin fertleri
hizmetçilerine zalimce davranması ve kötü muamele yapmasıyla biliniyordu.
Anlatılanlara göre evde temizlik işlerine yardım eden Haitili bir kadından
bahsedilmekte.
Bu kadın, oğulları Eugene ile ilgilenmek için işe alınmış bir kadındı.
Bilindiği kadarıyla dinini çok farklı boyutlarda yaşayan ve karanlık sanatlarla
iç içe olan birisiydi. Kendisine yapılan zulümlerden dolayı aileye kin beslediği
düşünülmekteydi. Evin hanımı birgün bahçede dolaşırken, hizmetçi kadının bir tür
ritüel yaptığına şahit oldu. Bahçede birçok telef edilmiş tavuk buldu.
Yaptığı ritüellerde tavuklarının kanını birtakım objelerin üstüne
bulaştırdığını ve birtakım dualar ettiğini gördü. Bunun üzerine dehşete kapılıp
hizmetçinin işine son verdi. Hizmetçi kovulmadan önce Otto ailesine Eugene’i çok
sevdiğini söylemişti. İşten çıkarılmak ve Eugene ile vakit geçirmek için birçok
kez hanımının dizlerine kapanmıştı. Fakat tüm çabalarına rağmen kovulmaktan
kurtulamadı. Haiti’li hizmetçi Eugene için yapmış olduğu oyuncak bir bebeği,
gitmeden önce ona armağan etti. Kısa sürede bebek Robert ve Eugene birbirlerine
ayrılmaz bir biçimde kaynaştı. Eugene’i tanıyanlar oyuncak bebekle olan
ilişkisini hastalıklı olarak tanımlıyordu. Uyurken hep yanındaydı yemek yerken
ve oyun oynarken ondan ayrılmıyordu. Bebek Robert, gittiği her yerde Otto’ya
eşlik ediyordu. Eugene oyuncak bebek ile sık sık canlıymış gibi konuşurken
görülüyordu.
Bu korkunç bebeğin söylediği kelimeleri ve çıkardığı sesleri taklit ettiğini
anlatıyordu. Evde çıkan sorunların ve aksaklıkların bebek ile olduğunu birçok
kez dile getirmişti. Evdeki mobilyalar hareket ediyor, gümüş çatal ve bıçaklar
etrafa saçılıyordu. Ailesi Eugene’ye birçok kez evdeki eşyaları etrafa saçtığı
için ceza vermişti. Fakat Eugene bunlara sebep olan kişinin kendisi
olamayacağını birçok kez dile getirmişti. Ailesi ve yakınındaki insanlar bu
durumdan rahatsız olmaya başladı. Bunun üzerine Eugene’nin halası hakaretler
savurarak oyuncak bebeği bir dolaba kilitledi. Halası bebeği kilitlediği gecenin
sabahında odasında ölü olarak bulundu. Ölüm sebebi ise inme olarak kayıtlara
geçti. Onu bu denli korkutmuş ne olabilirdi? Bu bebek ile ilgili olaylar sadece
bunlarla sınırlı kalmamıştı.
Evde bulunan insanlar sık sık tavan arasından gelen kahkaha ve ayak sesleri
duyuyordu. Bu durum kısa süre içerisinde aileye rahatsızlık vermeye başladı.
Bunun üstüne aile bu durumu birçok yerde dile getirdi. Bulunduğu yerde oldukça
ilgi çeken bir durum olmasından dolayı kulaktan kulağa dolanan söylentiler
yayıldı. Bu olay bir gazetecinin ilgisini çekmişti. Röportaj yapmak için ev
sahipleriyle iletişime geçti. Eve gelen gazeteci röportaj yaparken Robert’in de
odada olmasını istiyordu. Ev sahipleriyle konuşurken normal olmayan bir durum
sezdi. Gazeteci Robert’in yanında konuşurken yüzündeki ifadenin sık sık
değiştiğini ve onu hareket ederken gördüğünü söylüyordu. Röportaj sırasında
Robert hakkında kötü konuştukları zaman evde kapı gıcırtıları ve ayak sesleri
duyuluyordu. Eugene hakkında konuştukları zaman üst katta bulunan bir kapının
hiçbir sebep yokken yüksek bir şiddetle kapandığına şahit oldular. Ardı arkası
kesilmeyen olaylar sebebiyle aile tarafından Robert Fort East Martello müzesine
bağışlandı.[41]
17. Singapur’daki Lanetli Oyuncak Bebek
Sokaktan geçenler, bir ağacın yanında ürkütücü görünümlü bir oyuncak bebek
buldular. Olay ve bebeğin resimleri, kısa sürede halk arasında yayıldı ve ortaya
birçok dedikodu ve iddia atıldı. Bu iddiaların hepsi de tüyler ürperticiydi.
Bebeğin gözlerinin Arapça “Bismillah” yazan bir bezle kapatılması da olaya başka
bir gizem kattı. İnsanlar, bebeği bir ağaca yaslanmış şekilde buldular.
Söylenene göre bebek, eski sahibi tarafından buraya bırakılmıştı.
Bebeğin gözleri, “Bismillah” yazan bir bezle örtülüydü. Bebeğin kime ait
olduğunu bilenler, oyuncağın kendi kendisine hareket edebildiğini ve sahibinin
bu yüzden büyük korkular yaşadığını belirtiyorlar. Bebeğin Malay dilinde
konuştuğu ve sahibinin de ondan kurtulmak için Müslüman bir büyücüden yardım
aldığı da söylenenler arasında.
Ayrıca, bebeğin bulunduğu yerde aynı gün yaşanan bir intihar ve bir de
cinayet olayı var. Bu, insanları daha da korkutuyor.[18]
18. Şeytan Bebek
Hikayeye göre 1800’lerde, varlıklı bir aileden gelen bir kız, yine varlıklı
bir İskoçyalı ile evlenir. Bu, gelinin kıskanç eski sevgilisini kızdırır ve o da
intikam almak için arayışa geçer. Eski kızgın sevgili, evlenen eski sevgilisine
bunu ödetmek için nasıl bir intikam alacağını Voodoo Kraliçesi Marie Laveau’ya
sorar.
Laveau, doğum sırasında bebeğin ölmesi için güçlü bir büyü yapar. Yeni evli
gelin, doğum yaparken ölür; fakat ölmeden önce yeraltı efendisini andıran
korkunç bir yaratık doğurur. Laveau, ebe kılığına girerek bu şeytan bebeği
oradan kaçırır ve ölümüne kadar kendi çocuğu gibi ona bakar. Laveau öldüğünde
yerel mezarlığa gömülür. Kısa bir süre sonra da şeytan bebek hayatını kaybeder
ve onun yanına defnedilir.
Fakat daha sonra bebeğin o şehrin karanlık yerlerinde gizlendiği ve talihsiz
kimselere saldırdığı söylenmektedir. Yerli halk, bundan kurtulmak ve onu
korkutup evlerinin dışında kalmasını sağlamak için su kabaklarından bebeğin
sahte benzerlerini asarlar. Bu bebeklerden bazılarının bugün hala etrafta olduğu
söylenmektedir. Şeytan bebeğin yeni versiyonları, 20. yüzyılın başlarında New
Orleans çevresinde görünmeye başlar. Bu bebekleri satın almış birçok kişi ise
bebeğin gözlerinin odanın içinde sahiplerini izlediğini söylemektedir. Bazı
şeytan bebeklerin konuştuğu ve kendi etrafında hareket ettiği iddia
edilmektedir. Bebeklerin yeni sürümünde sahiplerini bilgilendirmek için bir
uyarı etiketi bulunmaktadır.[18]
19. Yaşlanan Bebek
İsimsiz vasat bir aile, çocukları büyümeye başladıkça çocuklarının odalarında
yığılan oyuncaklardan kurtulmaya ve bazılarını ise saklamaya karar verir. Değer
verdiklerini saklayıp, diğerlerini çöpe atarlar. Saklananların arasında bir
oyuncak bebek vardır. Sıradan, temiz yüzlü, sevimli bir bebek...
11 yıl sonra aile, yeni bir eve taşınmaya karar verir. Tavan araları,
depolama için sonsuz bir kapasiteye sahip değildir. Eski kutuların içindeki
eşyalar tek tek elden geçirilirken, oyuncak bir bebek bulurlar. Eski ve yaşlı
bir insan görünümünde, yüzü kırışmış bir şekilde... Ve bunun 11 yıl önce oraya
koydukları güzel ve temiz yüzlü bebek olduğunu anlarlar; çünkü üzerindeki
kıyafetle eski halinde çekilmiş resimlerini bulurlar.
Bebekte artık yaşlı ve eski bir kişinin yüzü vardır. Cildi neredeyse zombi
gibi, hatta mumyalanmış görünümündedir. Ona bakmanın korkutucu ve daha da sinir
bozucu olmasının nedeni, insani nitelikleri ve özellikle size bakıyor gibi
görünen gözleridir. Aile, bu olay sonrası korkup bebeği dışarı atar. Elden ele
dolaşan bebek, en son bir açık arttırmada görülse de daha sonraki akibeti
meçhuldür.
Kaynaklar
[1] https://www.leblebitozu.com/gecmisten-gunumuze-oyuncak-cesitleri-ve-tarihi/
[2] Yrd. Doç. Cemalettin Sevim ve Elıf Gönül, “Tarihsel Süreç İçerisinde
Oyuncağın Gelişimi ve Seramik Oyuncaklar”, Anadolu Üniversitesi, Sanat ve
Tasarım Dergisi, s.24-25.
[3] Helmut Niemann, “Oyuncağın Gelişim Tarihi” (makale), çev. Bekir Onur.
[4] Ebru Arslan, “Sanatsal Form Olarak Oyuncak Tasarımı”, T.C. Dokuz Eylül
Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, Heykel Ana Sanat Dalı, Yüksek Lisans
Programı, İzmir 2013, s.17-18.
[5] Dr. Öğretim Üyesi Filiz Güven, “Oyuncağın Endüstrileşmesi Sürecinde Kimlik
ve Aidiyetin Sürdürülebilirlik Simgesi Olarak Damal Bebeği”, 4. Uluslararası
Alevilik ve Bektaşilik Sempozyumu (18-20 Ekim 2018 Ankara) Bildiriler Kitabı,
s.658.
[6] https://tr.wikipedia.org/wiki/Oyuncak
[7] Ebru Arslan, a.g.e., s.21-23.
[8] Dr. Öğretim Üyesi Filiz Güven, a.g.e., s.656-657.
[9] https://en.m.wikipedia.org/wiki/Haunted_doll (çev. Akhenaton)
[10] Patti Wigington. “Poppet History - Global Poppet Magic“. About.com Religion
& Spirituality.
[11] Debbie Turkilsen. “An Examination of Ancient Greek and Roman Witches
throughout Literature“. Academia.edu.
[12] “Heka, the ancient Egyptian magic“. Reshafim.org.il. Archived from the
original on 22 November 2013. Retrieved 27 February 2015.
[13] Doç. Dr. H. Nurgül Begiç , “Anadolu’da Yaşatılmaya Çalışılan Ahşap Oyuncak
Üretimine Bir Örnek; Dedemin Oyuncakları Atölyesi”, Motif Akademi Halkbilimi
Dergisi, 2017, ISSN: 1308–4445, Cilt: 10, Sayı: 19, s.45.
[14] Dr. Öğretim Üyesi Filiz Güven, a.g.e., s.655.
[15] https://evil.fandom.com/wiki/Cursed_Dolls (çev. Akhenaton)
[16] McRobbie, Linda Rodriguez. “The History of Creepy Dolls“. Smithsonian.
Retrieved 27 March 2019.
[17] https://www.smithsonianmag.com/history/history-creepy-dolls-180955916/
[18] https://gizemlervebilinmeyenler.com/lanetli-bebekler/
[19] G. James Frazer, “Altın Dal”, çev. Mehmet H.Doğan, Payel Yayınları,
İstanbul, 1991, Cilt: 1, s.129
[20] Kenan Karagöz, “Hz. Peygambere Yapılan Büyüler ve Yahudilerde Büyücülük”
(yüksek lisans tezi), Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İslam
Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı, Erzurum 2006, s.25-26.
[21] “Hayaletlere İnanır Mısınız?”, Logilife dergisi, Mart 2021, s.34.
[22] https://kosmosmacerasi.com/v1/2015/06/kizilderililerin-7-gelenegi/
[23] https://www.mynet.com/colugunuza-cocugunuza-vermeyin-lanetli-hikayeleri-ile-unlu-11-oyuncak-bebek-2-bolum-190101067176
[24] https://skbe.iftopic.com/t12-amanda-the-haunted-doll (çev. Akhenaton)
[25] Nancy Lynch (28 October 2014). “The story behind the ‘evil’ and ‘dangerous’
Annabelle doll“. AOL.
[26] https://miamihaunts.com/the-most-famous-haunted-dolls-in-the-world/ (çev.
Akhenaton)
[27] Rebecka Schumann (2 October 2014). “’Annabelle’ True Story: 9 Freaky Facts
About The Real Doll Haunting Ahead Of Movie Release“. International Business
Times.
[28] https://listelist.com/annabelle-bebegi/
[29] https://www.wattpad.com/552159598-deep-web-ve-paranormal-bilgiler-lanetli-olduğuna
[30] https://www.buzzfeed.com/brimstokes/real-life-haunted-doll-stories-that-will-scare-the-hell
(çev. Akhenaton)
[31] https://www.sozcu.com.tr/2015/gunun-icinden/olu-gelin-efsanesi-gercek-mi-987888/
[32] Harris, Meghan. “Mystery surrounds 200-year-old ‘haunted doll from hell’“.
Chronicle. Retrieved 1 April 2019.
[33] Freaky Dolls You Don’t Want To Play With“. Listverse.
[34] Meet ‘Letta Me Out’, An Extremely Haunted 200 Year Old Doll From Wagga“.
Pedestrian TV. 7 September 2018. Retrieved 30 March 2019.
[35] “Canada Is Home To One Of The World’s Most Famous Haunted Dolls“. HuffPost
Canada. 31 October 2018. Retrieved 30 March 2019.
[36] https://olaybende.com/ilginc-bilgiler/oyuncak-bebek-mandynin-gercek-hikayesi/
[37] Catrien Ross (30 August 2011). Japanese Ghost Stories: Spirits, Hauntings,
and Paranormal Phenomena. Tuttle Publishing. Pp. 82–. ISBN 978-1-4629-0100-5.
[38] “Worshippers offer cosmetics to Barbie doll at Pulau Ubin temple“. AsiaOne.
Singapore Press Holdings. 29 March 2013. Retrieved 23 November 2015.
[39] Schensul, Jill (12 January 2014). “Schensul: If you go to Key West, Fla.,
beware of Robert the Doll“. NorthJersey.com.
[40] Ella Morton (18 November 2013). “Robert the Haunted Doll: Creeping Out
Floridians Since 1904“. Slate.com.
[41] https://steemit.com/tr/@budajored/lanetli-bebek-robert-in-korkunc-hikayesi
Bu sayfa hakkında yorum ekle: