16. İslevhē fēsbirû ev lē tesbirû sevēun aleyküm innemē tuczevne mē küntüm tağmelûn. 16. Girin oraya, ister sabredin ister etmeyin artık sizin için birdir. Siz hep yaptıklarınıza göre cezalandırılacaksınız" (denilecek).
20. Muttekiîne alē sururim mesfûfetiv-vezevvecnēhum bihûrin în. 20. Sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanırlar. Ayrıca biz onları ceylan gözlü hûrilerle evlendirdik.
21. Vellezîne ēmenû vettebeathum zurriyyetuhum biîmēnin elhagnē bihim zurriyyetehum vemē eletnēhum min amelihim min şey'in küllümriim bimē kesebe rahîn. 21. İman edip zürriyetleri de iman ile kendilerine tâbi olanlar (yok mu?); işte biz, onların nesillerini de kendilerine kattık. Kendilerinin amellerinden bir şey de eksiltmedik. Herkes kendi kazandığına bağlıdır.
24. Veyetûfu aleyhim ğilmēnul lehum keennehum lu'luum meknûn. 24. Kendilerine ait birtakım hizmetçiler de onların etrafında dönerler. Bu gençler sanki sedefleri içine gizlenmiş inci gibidirler.
28. İnnē künnē min gablu nedûhu innehû hüvel berrur-rahîm. 28. "Gerçekten biz bundan önce O'na yalvarıyorduk. Çünkü iyilik eden, esirgeyen ancak O'dur."
29. Fezekkir femē ente biniğmeti rabbike bikēhiniv-velē mecnûn. 29 -(Ey Muhammed!) sen hatırlat, öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde sen ne kâhinsin, ne de mecnûn.
35. Em [k]huligû min ğayri şey'in em humul [k]hâligûn. 35. Yoksa onlar, hiçbir şey olmadan (yani yaratıcısız) mı yaratıldılar? Yoksa kendileri yaratıcı mıdırlar?
37. Em indehum [k]hazēinu rabbike em humul musaytırûn. 37. Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yahut hâkim (her şeyin yöneticisi) kendileri midir?
38. أَمْ لَهُمْ سُلَّمٌ
38. Em lehum sullem. 38. Yoksa kendilerine mahsus (üzerine çıkıp sırları) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açık bir delil getirsin.
39. أَمْ لَهُ الْبَنَاتُ وَلَكُمُ الْبَنُونَ
39. Em lehul benētu velekümul benûn. 39. Demek kızlar O'na, oğullar size öyle mi?
40. Em tes'eluhum ecran fehum mim meğramim musgalûn. 40. Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?
41. أَمْ عِندَهُمُ الْغَيْبُ فَهُمْ يَكْتُبُونَ
41. Em indehumul ğaybu fehum yektubûn. 41. Yoksa gayb kendilerinin yanında da onlar mı yazıyorlar?
43. Em lehum ilēhun ğayrullâhi sübhânellâhi ammē yuşrikûn. 43. Yoksa onların Allah'tan başka bir ilâhı mı var? Allah, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır.
46. Yevme lē yuğnî anhum keyduhum şey'ev velē hum yunsarûn. 46. O gün hiçbir tedbirlerinin kendilerine zerre kadar faydası olmayacak ve hiçbir şekilde yardım da görmeyeceklerdir.
47. Veinne lillezîne zalemû azēben dûne zēlike velēkinne ekserahum lē yağlemûn. 47. Şüphesiz o zulmedenlere ondan başka da azab vardır. Fakat çokları bilmezler.